İncelemelerKitap incelemeleri

“Bir Gün Kediler Dünyadan Yok Olsaydı” ne anlatıyor? | “Bir Gün Kediler Dünyadan Yok Olsaydı” kitap incelemesi

Paylaş
Paylaş

“Kediler ve insanlar on bin yıldan fazladır dostlar. Bir kediyle uzun süre yaşayınca ona sahip olduğunu düşünebilirsin ama olayın öyle olmadığını fark edersin. Kediler basitçe arkadaşlıklarının zevkini yaşamamıza müsaade ediyorlar.”

Benim için Rus edebiyatından sonra yeri ayrı olan Japon edebiyatıdır. Şu sıralar okuma ya da kitap dinleme sıklığım oldukça düşüş yaşamış olsa da hâlâ fırsat buldukça edebiyatla haşır neşir olmaya çalışırım. Gene kitap kapağından anlayacağınız üzere tatlı mı tatlı bir kitapla karşılaştım. “Bir Gün Kediler Dünyadan Yok Olsaydı” kitap incelemesi sizlerle…

“BİR GÜN KEDİLER DÜNYADAN YOK OLSAYDI”

Bu tür kitaplar gündelik hayatın koşuşturmacasında benim için bir can simidi görevi görüyor. İşe git, geri gel; sözüm ona “kendini geliştirmeye çalış” adı altında birçok manevi olarak beni hiç tatmin etmeyen birçok aktiviteyle uğraş. O süre zarfında Genki Kawamura’nın bu tatlı ve sade anlatımlı kitabıyla karşılaştım. Kitaba yüksek bir beklentiyle başlamadım, nitekim klişelerle dolu da olsa bu tür kitaplar ya da filmler beni mutlu ediyor.

KIMI NO NA WA’NIN YAPIMCILIĞINI ÜSTLENMİŞ BİR YAZAR

Henüz 45 yaşında olan çok yönlü bir yazar Genki Kawamura çeşitli romanlar ve denemeler yazarak ve oldukça ün kazanmış bir anime olan Your Name (Kimi No Na Wa, Shinkai Makoto, 2016) veya The Boy and the Beast (Bakemono No) gibi uluslararası alanda beğenilen filmlerin yapımcılığını üstlendi.

“BİR GÜN KEDİLER DÜNYADAN YOK OLSAYDI” NE ANLATIYOR?

“If Cats Disappear from the World” (世界から猫が消えたなら) hem roman hem de film olan eserin bir de filmi çıkmış. Ancak kitapseverlerden sıkça duyacağınız şeyi benden de duyabilirsiniz “filmi izlemek yerine kitabını okuyun” çünkü kitapta kendi aklınızda kurguladığınız dünya ile yapımcınınki asla uyuşmuyor.

Hem kitap hem de film, sıradan bir postacı olan Aoyama’nın ölümle burun buruna kaldığında hayatın anlamını bulmaya çalışma sürecini anlatıyor.

“Bir şey kazanmak için bir şey kaybetmek gerekmez mi? Dünyanın kaidesi bu değil mi?”

Aoyama son evre beyin tümörü teşhisi aldıktan sonra eve döner ve kendi vücudunda karşısına çıkan şeytan ona görünür ve bir teklif yapar: Her gün hayatından bir şeyi yok etmesi karşılığında bir gün daha yaşama şansı.

Yazının devamı kitabı okumayanlar için spoiler içermektedir.

Aoyama ise bu teklifi kabul eder. Bu sürecin başlamasıyla birlikte okuyucu bir içsel yolculuğa çıkar. Her gün hayatından bir şey yok eden Aoyama, hayatından yok edilmesi gereken şeylere kendisi karar verememektedir. Kitap, varoluşsal sorulara yanıt arayan bir yapıya sahip: Hayatımızdaki nesneler ve insanlar olmadan kim olurduk? Bir şeyi kaybetmenin ağırlığı, yaşamanın hafifliğine mi denk geliyor?

Kitap, anlatıcının hayatındaki çeşitli ilişkileri (anne-babası, eski kız arkadaşı, en yakın arkadaşı) derinlemesine inceliyor olsa da, en önemlisi kedisi Lahana (Cabbage) ile olan bağı. Anlatıcının annesi bir kedi sever ve bu sevgiyi ona, Lahana ile birlikte miras bırakıyor. Ailelerinin ilk kedisi olan Marul (Lettuce), evlerinin bir parçası haline geliyor. Öldüğünde annesi büyük bir depresyona giriyor – ta ki Cabbage ailelerine katılana kadar. Anlatıcı, yakında öleceğini öğrendiğinde, geride bırakacağı kedisine kimin bakacağı konusunda endişelenmeye başlar.

JAPON KÜLTÜRÜNDE KEDİLER

Kitap boyunca Aoyama, kendisini zorlayan birçok kararla karşı karşıya kalıyor. Ancak belki de en zor olanı, kedisini yok etme düşüncesi oluyor. Kediler, Japon kültüründe ve edebiyatında önemli bir yer tutuyor, bu yüzden Aoyama’nın kedisiyle olan bağı, yalnızca bir evcil hayvan sevgisinin ötesine geçiyor. Nitekim kedisi “Lahana” aynı zamanda annesinin ona bir yadigarı.

Kitap, basit bir simya kuralı olan “her kayıp aynı zamanda bir kazanım”dır fikrini beraberinde getiriyor. Fakat bu kazanımlar, gerçekten yaşamaya değer mi? Kawamura, bu soruları hem hafif bir dille hem de derin bir anlamla ele alıyor. Kitabın sonunda, okuyucu kendini Aoyama’nın yerinde buluyor ve belki de kendi hayatında neleri yok etmeye istekli olacağını sorguluyor.

“Bir Gün Kediler Dünyadan Yok Olsaydı,” basit gibi görünen bir hikaye aracılığıyla okuyucunun kalbe dokunan ve kesinlikle okumaya değer kitaplardan birisi. Eğer bir gün hayatınızda gerçekten önemli olan şeyleri yeniden değerlendirme ihtiyacı hissederseniz, bu kitap ya da kitaptan uyarlanan filme bir göz atmanızı önerebilirim.

Paylaş
Yazar:
Nursema Emre -

Nursema Emre, Felsefe eğitimini yarıda bırakıp Turist Rehberliği bölümünden mezun oldu. Kendini bildi bileli ilginç konuları araştırmayı ve bu konularda yazıp çizmeyi sever. Bu merakı sayesinde, insanlara farklı perspektifler sunmaya çalışır.

1 Yorum

Bir yanıt yazın

İlgili içerikler
Film incelemeleriİncelemeler

Seyirciler salonu terk etti! Coralie Fargeat’in ‘The Substance’ filmine kısa bir bakış

Yönetmenliğini ve yapımını Coralie Fargeat’in üstlendiği The Substance, bu alanda nadir bulunan...

Dizi incelemeleriİncelemeler

“Gibi” tadında, ama kendi yolunda: “Var Bunlar” üzerine inceleme

Var Bunlar, Giray Altınok’un yönetiminde orta halli insanların hayatına komik bir dille...

EdebiyatİncelemelerKitap incelemeleri

İnsanlar görme yetisini kaybederse ne olur? I Jose Saramago Körlük kitabı incelemesi/konusu

Alışılagelmiş kurgunun dışında bir insanlık sorununu farklı perspektiflerden yansıtan José Saramago tarafından...

Dizi incelemeleriİncelemeler

“Emily in Paris” dizisi yeni sezon incelemesi | Gerçekten söylendiği kadar iyi mi?

Herkesin bir konfor dizisi vardır. O diziyi sürekli olarak yeniden izlemek, istisnasız...