Boğaziçi Üniversitesi’nde dört yıldır süren yönetim krizi, öğrenciler ve akademisyenler üzerinde büyük bir etki yarattı.
BBC Türkçe’nin Youtube kanalında yayınlanan “Boğaziçi Üniversitesi protestoları beşinci yılında: Okul nasıl değişti?” belgeseli öğrenciler, özgürlük ortamının yerini baskıya bıraktığını ve üniversitenin güvenlikleştirildiğini dile getiriyor.
Akademisyenler, liyakatsiz atamaların ve akademik özerkliğin ortadan kaldırılmasının üniversitenin niteliğini tehdit ettiğini savunuyor. Yönetimse alınan güvenlik önlemlerinin öğrencileri korumaya yönelik olduğunu belirtiyor.
BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ PROTESTOLARI
Öğrenciler, akademisyenler ve yönetim arasında süregelen gerilim, üniversitenin ruhuna dair temel soruları yeniden gündeme taşıyor. Boğaziçi Üniversitesi’ne yıllar önce adım atan bir öğrenci, bugün kampüste karşılaştığı atmosferin artık bambaşka bir yer olduğunu söylüyor: “Öğrenciler rektörlüğe karşı politize oluyor, rektörlük de öğrencilere karşı. Bu, akademik ortam için sağlıklı değil.” Bu değişimin, sevgi ve aidiyet bağlarıyla anılan Boğaziçi’nin kimliğine zarar verdiği görüşü yaygın.
90’lardan bu yana araştırma üniversitesine dönüşen Boğaziçi, bir zamanlar farklı sosyo-kültürel arka planlardan gelen öğrencilerin barış içinde fikirlerini özgürce paylaşabildiği bir alan olarak tanımlanıyor. Ancak birçok kişi, bu özgürlük ortamının sistematik biçimde yıkıldığını savunuyor.

KAPANAN KULÜPLER, SUSTURULAN ETKİNLİKLER
Kampüs artık hareketli bir sosyal yaşamdan uzak. Öğrenciler, “artık etkinlik yapamıyoruz, konuşamıyoruz” diyor. Rektörlük izni olmadan afiş bile asamayan kulüplerin birçoğu kapatıldı, kalanların ise işlevi kısıtlandı. 28 Mart’a kadar tüm etkinliklerin yasaklandığı belirtilirken, bazı kulüp üyelerinin görevden alındığı da aktarılıyor.
Rektörlük tarafı ise bu kısıtlamaların provokasyonları önlemek ve öğrencileri korumak için yapıldığını savunuyor. Özellikle alkol tüketimiyle ilgili güvenlik endişeleri öne çıkarılıyor:
ÇİFTE STANDART UYGULAMALARI
Bazı öğrenciler alkol yasağı gibi uygulamalardan rahatsızlık duymazken, çoğunluk bu yasakların üniversitenin temel değerlerine aykırı olduğunu düşünüyor. Özellikle farklı etkinliklere uygulanan güvenlik önlemlerinin eşitsizliği dikkat çekiyor:
“İftar için kampüs herkese açılıyor ama müzik festivali olduğunda x-ray’lerden geçiyoruz. Bu adalet duygumuzu zedeliyor.”
SEÇİLEN DEĞİL, ATANAN REKTÖRLER
Boğaziçi Üniversitesi’nin en önemli kırılma noktalarından biri ise rektör atamaları oldu. 2016 sonrası rektörlük seçimlerinin kaldırılmasıyla başlayan süreç, atamaların tepeden yapılmasıyla devam etti. Öğrenciler ve akademisyenler, rektörlerin üniversite içinden güvenoyu alamamasını büyük bir meşruiyet sorunu olarak görüyor.
“%95’lik güvensizlik oyuna rağmen atanan yöneticiler var. Karar alan ekip aynı kalıyor, yeni gelenler dışlanıyor” diyen öğretim üyeleri, bu durumun akademik kaliteyi düşürdüğünü öne sürüyor. Psikoloji bölümünde sadece iki Boğaziçili hocanın kaldığı, geri kalan kadronun ‘paraşüt’le atandığı aktarılıyor.
BOZULAN AKADEMİK DENGE
Son dört yılda yaklaşık 60 akademisyenin üniversiteden ayrıldığı, yerine gelenlerinse nitelik olarak yetersiz olduğu ifade ediliyor. Öğrenciler, “önceden çok nitelikli ileri düzey dersler alıyorduk, şimdi bu derslerin kalitesi düştü” diyor.
Bu değişim, kampüs kültürünü de derinden etkiliyor. “Tek görüşlü akademisyenler geliyor, tartışma ortamı yok oldu. Sohbet edebilmek bile artık lüks” sözleriyle bu kültürel kayıp özetleniyor.

“POLİTİKLEŞEN EĞİTİM ORTAMI”
Öğrenciler, eğitim için geldikleri bir kurumun giderek daha fazla siyasetle şekillenmesinden rahatsız. Bazı öğrenciler eylemlere katılmasa da değişimden kaçamıyor: “Derslere odaklanmak istiyoruz ama hocalarımız gidiyor. Sessiz kalmak çözüm değil.”
BOĞAZİÇİ MÜCADELESİ GELECEĞE YÖN VEREN BİR SORUMLULUK
Bu mücadele yalnızca bugünün değil, geleceğin üniversitesi için de bir yol haritası çiziyor. “Boğaziçi ismini değerli kılan bizleriz” diyen öğrenciler ve akademisyenler, bu değeri yaşatmak için ellerinden geleni yapacaklarını söylüyor:
“Üniversiteye katkı vermiyorsunuz ama biz veriyoruz. Seviyoruz üniversitemizi.”
Yorum yaz