Haberler

Güldürürken daha fazla güldüren dizi – The Good Place Dizi İncelemesi

Paylaş
Paylaş

Kristen Bell… Kristen Bell…

Daha ne söylenebilir ki? Başrolde Kristen Bell muhteşem bir oyunculuk sergiliyor, bu bile The Good Place dizisine şans vermek için yeterli bir sebep. Çok çok kısa spoiler vermerden dizi hakkında bahsedeceğim;

The Good Place, basitçe ölüm sonrası ahiret hayatını anlatan bir dizi. Elbette İslam veya Hristiyanlık inançlarıyla bağdaşmıyor, hatta dizide sık sık geçen “Ne yani biz yıllardır yanlış şeye mi inanıyorduk?” sorusu ve alınan “Evet” yanıtı çokça güldürmüştü. Bizler de hep merak etmez miyiz zaten? Öldükten sonra karşımıza inandığımız şeyden çok farklı bir varlığın bizleri karşılamasını. The Good Place’te bu konu çok eğlenceli işlenmiş ve tabiri en güzel şeklinde söylemek gerekirse kimseyi incitmeden bu soruya en uygun cevabı vermişler. İnsanların şaşkınlığının üzerinden atması sonrası ortama hemen uyum sağlaması ise insan ruhunun eninde sonunda her şeye alışabildiğinin çok uygun bir örneği.

Dizi dört sezondan oluşuyor, bu üç sezonda ana karakterin ve onunla beraber bu deneyimi yaşayan diğer insanların hayatlarına konuk oluyoruz. Gerçek benlerinden ne kadar farklı olduklarını ve ahiret hayatında neye dönüştüklerine şahit oluyoruz. Olaylar dizide Eleanor Shellstrop(Kristen Bell) avm otoparkında geçirdiği bir kaza sonrası başlıyor. Eleanor ahirete geçiyor ve birden ne olduğunu anlayamadığı bir pembe masallar ülkesinde buluyor adeta kendini. Eleanor burayı hak etmediğini en başından beri bildiği için bunu gizlemek için türlü çabalar sarf ediyor. Dizide daha sonraları yalnız olmadığını anladığında ise işte gerçek Eleanor ortaya çıkıyor ve adeta sistem ile mücadele ediyor.

Bahsettiğim gibi dört sezondan oluşuyor The Good Place, dizinin bitimine yakın aklımdan sürekli çıkmayan bir soru vardı. Neden ikinci sezonda final yapmadılar? Her şey çok güzel ilerlemiş ve ikinci sezon sonunda “vay be” diyip kahvemde ki son yudumu da bitirmiştim. Üçüncü sezondan itibaren karmaşıklaşan olaylar silsilesi ve adeta “Hadi abicim” dedirten sahneleri zaman zaman çok canımı sıkmıştı. Dediğim gibi keşke güzel olan her şey dozunda kullanılsa. Maalesef bu diziyle ilgili tek negatif düşüncem bu. Gereksiz uzatıldı…

Bunların dışında en çok beğendiğim şey ise oyunculuklardı. Yönetmen elbette çok iyiydi ancak şu bir gerçektir ki oyunculuklar bu kadar kaliteli olmasaydı o çekim teknikleri uygulanan o pahalı görsel efektler bir işe yaramayacaktı. Ve son olarak bir tebrikte metin yazarına. Kullandıkları güçlü ve korkusuz espriler çokça güldürmüştür beni. Hele bir savcı sahnesi var ki… Kötü günü güzelleştirenlerden…

Son olarak şunu eklemek istiyorum Chidi’leri üzmeyin…

Paylaş
Yazar:
Serhıldan Hülakü -

siyahdergi.com imtiyaz sahibi ve editörü olan Serhıldan Hülakü, İstanbul Kültür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. Çeşitli web sitelerine ve kendi sosyal ağlarına içerik üreten Hülakü, gazetecilik ve medya alanında çeşitli gazetelerde çalıştı. Şu anda Siyah Dergi için içerik üretiyor, üyelerine eğitim veriyor."Vesikalık" adında bir de kitabı bulunuyor.

Yorum yaz

Bir yanıt yazın

İlgili içerikler
HaberlerMüzik

Ayşe Şan, 29 yıl sonra doğduğu topraklara, Diyarbakır’a getirildi

Ayşe Şan’ın 29 yıllık vasiyeti yerine getirildi; naaşı Diyarbakır’a taşındı. Şan’ın tabutunu...

Haberler

İngiltere Amazon ve Netflix gibi platformları uyardı: İngiliz içeriğini koru ve destekle

İngiltere’nin kültürel kimliğinin korunması ve yüksek kaliteli dramaların devamlılığının sağlanması için hükümetin...

HaberlerSinema ve Dizi

Eşref Rüya dizisi ‘çalıntı’ mı? | Wattpad yazarı hukuki süreci başlattı!

Edebiyat ve televizyon dünyasında şok etkisi yaratan iddia: Popüler dizi Eşref Rüya,...

HaberlerTarih

Tarihin tozlu raflarında saklı bir hazine: 27,5 dolarlık Magna Carta

Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin 1946 yılında yalnızca 27,50 dolara aldığı bir el...