Film incelemeleriİncelemeler

Anora – Sean Baker’dan modern bir Cindirella masalı

Paylaş
Paylaş

Sean Baker, Anora filmiyle bir kez daha altkültürlerin derinliklerine dalarak gerçekçi ve sarsıcı bir hikâye sunuyor.

2024 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazanan bu yapım, tartışmalı sahneleri, feminist perspektiften eleştirilen anlatısı ve striptizcilerin dünyasına gerçekçi bir bakış sunmasıyla dikkat çekiyor.

Film, New York’ta bir striptiz kulübünde çalışan Anora’nın, zengin bir Rus oligarkın oğlu olan Ivan ile yaşadığı ani ve yoğun ilişkisini konu alıyor. İlişkileri hızlı bir şekilde süren Ivan ve Anora’nın hikayesi; Ivan’ın ailesinin devreye girmesiyle bir anda sert bir döneme giriyor.

2024 ALTIN PALMİYE’NİN SAHİBİ

Sean Baker’ın son filmi Anora, 2024 Cannes Film Festivali‘nde Altın Palmiye kazanarak büyük yankı uyandırdı. Ancak film, gösterildiği andan itibaren hem övgüler hem de eleştiriler aldı.

Baker, gündelik gerçekliğe odaklanan bir sinematografi tercih ederken, uzun planlar ve doğal diyaloglarla anlatıyı güçlendiriyor. Ancak, hikayenin ilk yarısında tempo yorucu parti sahneleri gibi bölümler gereksiz uzatılmış hissi veriyor. Bu da seyircinin ilgisini kaybetmesine neden olabiliyor. Filmin ilerleyen kısımlarında ise filmin nabzı giderek yükseliyor.

BAKER BU FİLM İÇİN BİZZAT STRİPTİZ KULÜPLERİNE GİTMİŞ

Film, bir striptizcinin hayatına odaklanırken, kadın bedeni üzerinden bir anlatı inşa ettiği için bazı izleyiciler tarafından “anti-feminist” olmakla suçlandı. Özellikle kucak dansı ve seks sahnelerinin fazlasıyla “et pazarı” hissi vermesi, kadın karakterin hikayesini cinsellik üzerinden anlatma çabası olarak görüldü. Striptiz sahnelerinin uzunluğu ve detaycılığı, Baker’ın bu dünyayı gözlemlemek için bizzat striptiz kulüplerinde uzun vakit geçirmesiyle de açıklanabilir. Filmin danışmanlarından biri olan Lindsey Normington’un gerçek bir egzotik dansçı olması ve sahnelerin otantikliği açısından katkıda bulunması da bu bağlamda değerlendirilebilir.

Lindsey Normington

OYUNCULUKLAR VE DOĞAÇLAMA İÇEREN SAHNELER

Filmin başrol oyuncusu Mikey Madison, Anora karakterinde başarılı bir performans sergiliyor. Yönetmen Baker’ın, Madison’un önceki filmlerinden etkilenerek ona özel olarak bu rolü teklif ettiği biliniyor. Ayrıca, bazı sahnelerin doğaçlama geliştiği ve örneğin bir akşam yemeği sahnesinin tamamen gerilla tarzında çekildiği gibi ilginç detaylar mevcut. Bu tür sahneler, filmin gerçekçiliğini artıran unsurlar olarak değerlendirilebilir.

GÖRSEL ANLATIM VE RENK KULLANIMI

Baker ve görüntü yönetmeni Drew Daniels, filmde renk paleti üzerine titizlikle çalışmış. Özellikle kırmızı ve mavi tonların ağırlıklı kullanılması, atmosferi destekleyen bir tercih olmuş. Kostüm tasarımcısı Justine Sierakowski’nin Anora’nın saçına eklediği parlak tinsel detayları da, karakterin görsel kimliğini güçlendiren unsurlardan biri.

Anora, Sean Baker’ın önceki filmlerine kıyasla daha geniş kitlelere ulaşan, ancak aynı zamanda feminist perspektiften eleştirilere daha açık bir yapım. İlk yarısındaki durağan tempo ve kadın bedeni üzerindeki yoğun anlatım, bazı izleyicileri rahatsız edebilir. Ancak doğallığı, oyunculukları ve belirli sahnelerdeki güçlü öte yandan da doğal komedi unsurları içeren yönetmenlik dokunuşları sayesinde izlemeye değer bir film. Yine de, 2024 yılının filmlerinin içindeki en iyi yapım olup olmadığı tartışmaya açık.

Paylaş
Yazar:
Nursema Emre -

Nursema Emre, Felsefe eğitimini yarıda bırakıp Turist Rehberliği bölümünden mezun oldu. Kendini bildi bileli ilginç konuları araştırmayı ve bu konularda yazıp çizmeyi sever. Bu merakı sayesinde, insanlara farklı perspektifler sunmaya çalışır.

Yorum yaz

Bir yanıt yazın

İlgili içerikler
Film incelemeleriİncelemeler

Adaletin gölgesinde: The Merchant Of Venice (2004) ve Shakespeare’in sahnesi

Bir adalet terazisi düşünün, ama kefeler eşit değil. William Shakespeare’in en tartışmalı...

Film incelemeleriİncelemeler

Gone Girl film incelemesi: Evliliğin karanlık labirenti

David Fincher’ın Gone Girlü, yalnızca bir gerilim filmi değil; aynı zamanda evlilik...

Film incelemeleri

Hayatın kıyısında bir adam ve anlam arayışı: Kirazın Tadı film incelemesi

Abbas Kiarostami’nin 1997 yapımı filmi Kirazın Tadı (Ta’m e Guilass), İran sinemasının...

Film incelemeleriİncelemeler

500 Days of Summer film analizi: İdealize ettiğimiz aşkın peşinde koşarken gerçeklerden uzaklaşmak

Bazı filmler vardır, bir hikâyeyi anlatmaktan öte, bizi kendi hikâyemizle yüzleştirir. 500...