Çakraların hayatlarımızdaki önemi ve anlamları

Kapak fotoğrafı: Simya Evi

 

“Çakralar, vücuttaki enerji merkezleridir ve yaşamsal işlevleri etkiler. Omurgada bulunan yedi ana çakra, sağlık, güvenlik, güç, sevgi, iletişim, sezgi ve ruhsal bağlantı gibi konuları yönetir. “

Çakralar, yaşamsal enerjinin içsel döngüleridir

Varoluşun temelini oluşturan, hayata bağlılığımızın, fizyolojik ve duygusal fonksiyonların devam etmesi, kısacası yaşamsal enerjimizin doğrudan bedenimize yayılmasına izin veren çakraların ne anlamlara geldiğini biliyor muydunuz?

Öncelikle kısaca çakraların tarihini size aktarmak istiyorum. Çakralar, yoga, meditasyon ve genel olarak Yeni Çağ felsefelerinin revaçta olmasıyla ve son zamanlarda daha da ilgi çekici ve insanlar tarafından iyi bilinir hale gelmiştir. Doğuş yerine inersek, Hindistan’da ortaya çıkan karmaşık ve eski bir enerji sistemidir. İlk olarak M.Ö. 1500’den 1000’e kadar uzanan eski kutsal manevi bilgi metinleri olan Vedalarda bahsedilmiştir. Onlar hakkında araştırılıp öğrenilecek çok şey var. Peki çakralar hakkında neler bilmelisiniz?

Sanskrit dilinde “tekerlek” anlamına gelen çakra, vücudunuzdaki enerji noktalarını ifade eder. Bazıları 114 farklı çakra olduğu hakkında söylemlerde bulunuyor, ancak omurganız boyunca aşağıya uzanan yedi ana çakra vardır. Sinir demetlerine, ana organlara ve bedenimizin duygusal, fiziksel refahımızı etkileyen bölgelerine denk geldiklerinden dolayı “açık” ve hizalı kalması gereken, dönen enerji diskleri oldukları düşünülür. Bu yedi ana çakra çoğumuzun bahsettiği çakralardır. Bu yedi ana çakradan her birinin kendine karşılık gelen bir numarası, adı, rengi, sakrumdan başın tepesine kadar omurganın belirli bir alanı ve sağlık odağı vardır.

Kök çakra kristalleri: Kırmızı Jasper

Kök çakra, omurganın en altında tabanında yer alır, temel görevi görür ve üstteki alt çakra için bir temel oluşturur. Hayatta kalma ve güvenlik içgüdüleri dahil olmak üzere temel insan ihtiyaçlarımızı bilgilendirir. Birinci çakra olarak, bizi cesarete, canlılığa, iradeye, emniyete ve bağlılığa bağlayan sonraki çakraların açılması ve çapasıdır. Kırmızı çakra, uyarı ve tehlikeye işaret eden görsel olarak en uyarıcı renktir. Çakranın dengesi bozulduğunda kendimizi güvensiz, emniyetsiz ve bağlantısız hissederiz. Yemek, fiziksel sağlık gibi temel fiziksel ihtiyaçlarımızla bağlantı kurar. Kök çakra, böbrekler, omurga ve kalın bağırsak da dahil olmak üzere birçok alt organımızın sağlığı hakkında bilgi verir.

Sakral çakra kristalleri: Sitrin

Sakral çakranın yeri üst karın bölgesindedir. Mesane, lenfatik sistem ve dişi üreme organları dahil olmak üzere birçok alt organa bağlanan insan vücudundaki tat alma duygusunu birbirine bağlar. İnsanların güveniyle ilgilenir, kişinin öz değeri ve öz saygısı ile yakından ilişkilidir. İkinci çakra ayrıca kişiyi içsel bilgeliğe bağlar ve kişisel gelişimi yönlendirir. İnsan güveniyle bu kadar güçlü bir korelasyonla, turuncu çakranın sakral çakra – neşe, canlılık ve güç rengi – olması mantıklıdır. Turuncu renk, güce hitap eden kırmızı ve sarının birleşimidir. Bloke edilmiş bir sakral çakra genellikle zayıf cinsel sınırlarla ve kişinin ruhunda kopuk hissetmesine yol açar.

Solar pleksus çakra kristalleri: Kaplanlar

Solar pleksus çakrası veya Manipura çakrası göbeğin üzerinde yer alır ve kişinin gücünü, benlik saygısını, zekasını ve güvenini bildirir. Profesyonel ve gerçek hayattaki başarımızı büyük ölçüde etkileyen birincil kişisel güç kaynağıdır. Solar pleksus çakrasının rengi sarıdır. Sarı çakra, özgüveni gösteren güneş rengiyle üçüncü çakrayı sembolik olarak temsil eder. Üçüncü çakra karaciğer, mide, mesane ve bağırsaklar dahil olmak üzere organlarla ilişkilidir.

Kalp çakra kristalleri: Gül Kuvars

Kalp çakrası (Anahtar Çakra), alt ve üst çakraları birbirine bağlayan çakra sisteminin merkezidir. Kalbin hemen üzerinde, göğsün ortasında yer alır ve kişinin ilahi benliğini insan benliğiyle ilişkilendirir. Diğer tüm çakraların denge noktası olarak affetme, şefkat, empati ve sevgi merkezidir. Yeşil çakra büyümeyi ve sağlığı temsil eder. Yeşil rengin içinde eşit miktarda sarı ve mavi bulunan dördüncü çakra bu renklere eşdeğer niteliklere sahiptir. Kalp ve akciğerler dahil olmak üzere fiziksel vücudumuzdaki belirli organlara bağlanır.

Boğaz çakra kristalleri: Akuamarin

Boğaz çakrası, boğaz bölgesinde bulunan beşinci çakra enerji merkezidir. Her şey kendini ifade etmek ve doğru söylemekle ilgilidir. Tıkanmış bir boğaz çakrasının fiziksel semptomları, gerçeğimizi etkili bir şekilde iletmeyi zorlaştırır. Boğaz çakrasının rengi sezgi, duyarlılık ve bilgelikle ilişkilendirilen mavidir. Mavi çakra, yarışan düşünceleri yavaşlatmak için zihne sakin enerji sağlar. Beşinci çakra iletişim yeteneğimizle ilgili olduğundan, solunum sistemi, ses telleri ve ağız bölgesiyle bağlantılıdır.

Üçüncü göz çakra kristalleri: Ametist ve Lapis Lazuli

Üçüncü göz çakrası kaşların arasında yer alır ve onu çevreleyen gözler, beyin ve hipofiz bezleri gibi organlarla bağlantılıdır. Altıncı çakra olarak berraklığı, evrensel bilinci, kendini tanımayı ve sezgiyi bildirir. Aynı zamanda kişinin ruhu ve dünya arasındaki bağı sağlar. Üçüncü göz çakrasının rengi çivit mavisidir – mavi ve kırmızıyı birleştiren koyu mavi bir renk. Mavinin dinginliği ve kırmızının enerjisiyle bir denge rengi olan çivit mavi çakra, kendini ifade etme ve derin uyanışla bağlantılıdır.

Taç çakra kristalleri: Berrak Kuvars

Diğer çakralardan farklı olarak, taç çakra insan vücudunun dışında bulunur. Kişiyi yüksek benliğe ve evrene bağlayarak, başın tepesinin hemen üzerinde yukarı ve dışa doğru yayılır. Taç çakra, tüm çakralardan gelen kundalini enerjisinin birikmesidir. Sahasrara çakra ruhsal bağlantıyı aydınlatır ve sinir sistemi, beyin sapı ve hipofiz bezi dahil olmak üzere birçok hayati bezle bağlantı kurar. Çakra sisteminin en ruhsal özelliklerine sahip olan taç çakranın rengi menekşe/mordur. Mor çakra en yüksek titreşen renge sahiptir ve yedinci çakrayı uygun bir şekilde temsil eden gizem, sihir ve arınma renklerinden biridir. Beyaz ve altınla da ilişkilendirilse de en çok menekşe terapi rengi olarak kullanılır.

İlayda Arslan
İlayda Arslan
Articles: 1

Leave a Reply