Jose Saramago: Körlük

JOSE SARAMAGO: KÖRLÜK

“Neden kör olduk, bilmiyorum. Bunun nedeni belki bir gün keşfedilir. Ne düşündüğümü söylememi ister misin? Şöyle: Sonradan kör olmadığımızı düşünüyorum, biz zaten kördük! Gören körler mi, Gördüğü halde görmeyen körler.”

 

Büyülü gerçekçilik akımının yaşayan en önemli üyelerinden, 1998 Nobel edebiyat ödülü sahibi José Saramago, edebiyat dünyasındaki şöhretini biraz da Körlük romanına borçludur. Saramago’nun sonraki romanlarında görülen temel yönelimler büyük oranda bu kitapta karşımıza çıkar. Apaçık bir şekilde fantastik unsurlardan yola çıkan Saramago, çoklukla üçüncü dünya ülkelerinde karşımıza çıkan birtakım olaylara karşı etkili bir politik taşlamanın örneğini veriyor bu romanında. Bunu yaparken de büyülü gerçekçiliğin en etkili silahlarından olan fantastik unsurlardan yararlanıyor.

Bir komünist olan Saramago, Antonio Salazar’ın diktatörlüğüne karşı mücadele etti ve ilk kitabını izleyen 18 yılda gazeteci olarak çalışırken, yalnızca seyahat ve şiir kitapları yazdı. Salazar rejimi 1974 yılında yıkıldıktan sonra tekrar roman yazmaya başladı. Eleştirmenler, Saramago’nun çalışmalarında, Latin Amerika mistisizmini realizmle kaynaştırdığını belirtiyorlar. XX. yüzyıl edebiyatının dev ismi, Nobel ödüllü Portekizli yazar José Saramago, bu romanında, körlük olgusunu bir metafor olarak kullanmış; basit imgelere, sıradan sözcük oyunlarına başvurmadan, yoğun bir anlatımla, anlatıcının ve kahramanların konuşmalarını ortak bir monoloğa dönüştürerek, kurgunun evrenselleşebilmesi açısından kişilere ad vermeksizin, liberal demokrasinin insanları sürüklediği sağlıksız ortamı olağanüstü bir ustalıkla yaratmış ve yaşatmıştır. Bunu soyut evrene açılan bir antromorfizm unsuru olarak kullanmaktadır.

Körlük; trafik ışıklarının yeşile dönmesini beklerken ansızın bembeyaz bir körlüğe düşen bir adamın ardından, bu körlüğün bir salgın ile tüm ülkeye yayılmasını konu ediniyor. Körlük ile beraber ortaya çıkan açlık, sefalet, pislik ve kötülüğü konu alan bir eser. Körlüğe düşenler isimleri ile değil, cisimleri ile kitapta yer alan bireylerin; fırsatlar ve çaresizlikler karşısında nasıl hareket ettiklerini çarpıcı bir şekilde öğreniyoruz. Kitap yedi ana karakterin mücadelesi odağında, tüm bir ülkeyi ele alıyor. Distopik eserler arasında haklı ve hatırı sayılır bir yeri olan “Körlük”, insan olmanın sınırları üzerine hayli düşündürücü bir eser.

Ayrıca eserde ülke ya da şehir isimlerine de rastlamıyoruz. Bütün bu ‘özel’lerin paylaşılmamasının sebebi kitabın belli bir topluluğa, ülkeye, coğrafyaya seslenmeyişi; belki tüm insanlığa seslenmek istemesidir. Evrensellik ön plana çıkıyor ve yazar özellikle kitap boyunca liberalizmin yaptığı korkunç insan doğası tanımından herkesi korumaya, uykudaki insanları uykularından uyandırmaya çalışıyor.

Jose Saramago’nun Körlük kitabında çok basit ve kurgu gibi algılanabilecek fakat alt metninde zengin bir mesaj olduğunu fark edeceğimiz distopik bir kitap ortaya çıkarmıştır. Kitapta bahsedilen körlük, aslında insanın doğasında var olan kötülüğün ya da devletlerin halkları yönetme biçimlerinde ortaya çıkan birtakım manipülasyonlar ya da onları korku kültürüyle ehlileştirip tek bir insan tipolojisine nasıl dönüştürdüğünü anlatan bir metafor.

Saramago’nun komünist kimliği ise, eserlerinde Hristiyan alt kültürünün ip uçlarını sergilemesine engel teşkil etmiyor.Örneğin, kör grubunu selamete, kurtuluşa doğru yönlendiren doktorun karısı, İsa Mesihin, kuzularını selamete doğru güden çoban figürünü anımsatıyor.

Saramago, ülke yöneticilerinin demokrasiyi korumak adına giriştikleri birtakım kanunsuzlukların, önce hayali birtakım tehlikeler yaratıp sonra halkı bu tehlikelerden sözümona “korumak” için demokrasi dışı çareler aranmasının, demokrasinin kırılgan yapısının çoğu kez statükonun korunması adına halkın aleyhine uygulamalarla zedelenmeye çalışılmasının iyi bir eleştirisini yapıyor. Gerçekte ortada bir kargaşa yokken sürekli olarak ülke gündemini geren gazeteleri ve onların cevval köşe yazarlarını da ekleyince Saramago’nun anlattığı ülke ile daha da özdeşim kurulacaktır.

Nokta ve virgül dışında başka hiçbir noktalama işareti yok Körlük kitabında. Bir başka olmayan şey ise kimsenin adı yok kitapta. Birinci Kör, İkinci Kör ya da Doktor ya da Şoför olarak adlandırıyor. Yazar bu işi öyle güzel yapıyor öyle hoş kurguluyor ki okuyanlar kendilerini kör gibi hissetmeye başlıyor. Körlük kitap konusu bu yönü ile hepsinden ayrılır.

Jose Saramago, modern roman tekniklerini kullanarak toplumların sosyal, siyasi, iktisadi ve eylemsel yönlerini sorgular. Bu açıdan toplumcu gerçekçilik ve alegorizmi birleştiren modern bir romancıdır. Toplumcu gerçekçilikten en büyük farkı ise bireyi temel almasıdır. Romanın sonunda salgının geldiği gibi hızlı bir şekilde toplumu terk etmesi, geleceğe dair bir umut olarak tasvir edilmiştir. Bu aslında edebî tabirle sıfırdan yeni bir dünya betimlemesidir. Yani yeni nesil fütürist bir yaklaşımdır. Karakterlerin özel bir adının olmaması, postmodern siliklik olarak tanımlanan teknik bir detaydır.

Körlük, ürkütücü bir roman, beklenmedik bir felaketi yaşayan bir toplumun nasıl çöktüğünün, nasıl bencilleştiğinin ve değer yargılarını yitirdiğinin hikâyesi. Konusunun ürkütücülüğüne rağmen olağanüstü bir şiirsellikle anlatılmış bu unutulmaz roman, usta yazarın belki de en etkileyici yapıtı.

Semih Ertürk
Semih Ertürk
Articles: 34

Leave a Reply