İnsan beyninin milyonlarca yıl boyunca evrimleşmiş bazı mekanizmaları sayesinde, kedilerin yüzünde bizi durdurup gülümseten özel bir şey var. Bilim bu şeye “baby schema”, yani bebek şeması diyor.
”BEBEK ŞEMASI”
Avusturyalı etolog Konrad Lorenz’in tanımladığı “baby schema”, tür fark etmeksizin bazı yüz oranlarının insanda otomatik bir şefkat ve bakım duyusu uyandırdığını anlatır. Bu özellikler insan bebeklerine özgü olduğundan, evrimsel süreçte bu yüzleri korumak hayati bir avantaj sağladı. Zamanla beyin bu yüz tipine karşı refleks hâline gelen bir “koru, sev, ilgilen” komutu üretmeye başladı.
Bebekler sadece büyük gözleri, tombul yanakları ve küçük burunlarıyla sevimli görünmekle kalmaz, bulaşıcı kahkahaları ve büyüleyici kokuları da onları sevimli kılar. Yumuşak tenleri ve tombul uzuvları onları sevimli hissettirebilir. Bu estetik özellikler, bebeklerin tüm duyularımız aracılığıyla bizi cezbetmesini sağlayan önemli bir mekanizma görevi görür. Bu da davranışlarımızı şekillendiren en güçlü güçlerden biri olabilir ve potansiyel olarak bizi daha şefkatli hale getirebilir.
HAYVANLARIN BEBEKLİLİĞİ DAHA ÇOK SEVİLİYOR
Büyük gözler, yuvarlak ve geniş bir yüz, küçük burun ve ağız gibi bebek şemasına (baby schema) ait olan bu özelliklere duyulan şefkat sadece insanlar için mi çalışıyor sorusu üzerine araştırmacılar bir deney yaptı.
Bu deneyin amacı bebeksi yüz özellikleri çocuklarda otomatik bir şirinlik etkisi yaratıyor mu ve bu tepki insanlar ve hayvanlar arasında aynı şekilde mi işliyor sorusunun cevabını bulmaktı.

İlk olarak bu fotoğraftaki canlılar, çocuklara yan yana iki görüntü olarak gösterildi. Her bir türün sol tarafında yer alan fotoğrafta high infantile (bebeksi yüz) , sağ tarafında ise low infantile (yetişkinsi yüz) yer aldı. Bu deneyde eye-tracking cihazı çocukların nereye baktığını ve ne kadar süre baktığını ölçtü. Çıkan sonuçta ise çocukların insan-hayvan fark etmeksizin bebeksi yüzlere daha uzun süre baktığı görüldü.
İkinci deneyde ise yine aynı görüntüler gösterilerek çocuk ve yetişkinlerin her yüz için 1’den 5’e kadar şirinlik puanı vermeleri istendi. Bu deneyin sonucunda ise bebeksi yüz oranına sahip olan canlıların daha şirin bulunduğu görüldü. Deneyin en ilginç yanı ise çıkan sonuçlardan insan beyninin, hayvan bebekliliğini, insan bebekliğinden bile daha çekici bulmasından kaynaklıydı.
KEDİ VE İNSAN ARASINDA KURULAN BAĞ
Ayrıca araştırmalar kedilere duyduğumuz şefkatin yalnızca “bebeksi” yüzlerinden kaynaklanmadığını, bu yüzlerin sosyal bağ süreçlerini aktive ettiğini ortaya koyuyor. Kedilerle etkileşime geçmek —onlara dokunmak, göz teması kurmak, seslerini duymak— beyinde tıpkı insan-insan ilişkilerinde olduğu gibi oksitosin gibi bağlanma hormonlarının salgılanmasına neden oluyor.
Kedi yüzünün taşıdığı infantil (bebekvari) özellikler ve sosyal uyaranlar birleştiğinde, bazı duygusal davranışlar ortaya çıkıyor:
-Sevme ve sahiplenme isteği
-Duygusal yakınlık ve şefkat
-Koruma içgüdüsü
-Stresin azalması ve sakinlik
-Güvenli bir ilişki hissi
Bunun dışında kediler, insanların duygularına karşı da şaşırtıcı derecede hassastır. Üzgün olduğunda kucağınıza gelir, kaygılı olduğunda mırlaması artar. Yorgunken yanınıza uzanır, enerjik olduğunda oyun oynamak ister. Bu da insan psikolojisinde bir ‘’yansıtıcı aynalama’’ etkisi yaratır.
Kediler insan için aynı zamanda duygusal bir yoldaş olarak da yorumlanır. Gözleriyle bir saniyeliğine bile temas ettiğimizde içimizde bir yumuşamanın olmasının nedeni tam olarak budur:
Kedi yüzü, insan beyninin en eski ve en güçlü sinyallerinden birini tetikler.
Bu nedenle kedi ebeveynlerinin onları bebekleri gibi görmeleri asla tesadüf değildir. Onların varlıkları bizler için büyük şans.

Daha fazla kültür-sanat içeriği için bizi sosyal medya adreslerimizden takip edin!
Instagram'da @siyahdergicom,
Twitter'da @siyahdergi
ve TikTok'ta @siyahdergicom ♥
İçerikleri URL ile kaynak gösterip kısmen kullanabilirsiniz. Aksi halde telif haklarımız bulunmaktadır.












Yorum yaz