Yönetmenliğini ve yapımını Coralie Fargeat’in üstlendiği The Substance, bu alanda nadir bulunan bir örnek teşkil eden bir yapım olarak yılın en iyi filmi olmaya aday.
Film sadece yaratıcı anlatımıyla takdir toplamadı. Aynı zamanda içerdiği rahatsız edici sahnelerle de seyircilerin salonları terk etmesine neden oldu. Demi Moore’un başrolde olduğu bu film, yılların tecrübesiyle donatılmış erkek oyuncuların yerini genç ve güzel kadınlara bırakma eğilimindeki Hollywood’u sert bir şekilde eleştiriyor.
RAHATSIZ EDİCİ VE BİR O KADAR DA ETKİLEYİCİ BİR FİLM
The Substance, izleyiciyi derinden sarsan sahneleriyle dikkat çekiyor. Ben de kişisel olarak, birçok sahneyi rahatsız ediciliğinden ötürü atlayarak izledim. Filmin bu özelliği, herkese hitap etmeyen, sınırları zorlayan bir yapım olduğunu bize gösteriyor.
Hollywood’un kadınları belli bir yaştan sonra işlevsizleştirme eğilimini acı bir dille eleştiren film, sadece güzel ve genç kadınların rol alabildiği bir endüstri yapısını “kör göze parmak” şeklinde eleştiriyor. Bu noktada, Demi Moore’un karakteri, yaşlanmanın getirdiği zorlukları ve sektördeki cinsiyetçi yaklaşımlara dikkat çekiyor.
SPOILER UYARISI! MEDUSA KAFASI
Filmin en çarpıcı unsurlarından biri, güzel bir Medusa’nın kesilmiş kafasını göndermesidir. Bu sahne, mitolojik bir göndermeyle sinemada son yıllarda pek de sık görmediğimiz bir mesajlar veriyor.
Medusa’nın kafasının gönderilmesi, karakterin içsel çatışmalarını ve toplumun ona karşı yönelttiği baskıyı simgeliyor. Bu tür sembolik anlatımlar, filmin psikolojik derinliğini artırırken, izleyiciye de düşündürücü anlar yaşatıyor.
AMERICAN PSYCHO İLE BİR KARŞILAŞTIRMA
The Substance, yıllar önce American Psycho gibi çarpıcı bir filmden sonra, benzer şekilde izleyiciyi derinden etkileyen unsurlara sahip. Ancak, bu iki film arasındaki fark, The Substance‘ın daha çok kadın perspektifinden, toplumsal cinsiyet dinamiklerine odaklanmasıdır. American Psycho’nun erkek merkezli hikayesine karşılık, The Substance medya sektöründeki kadınların genç ve hala beğenilebilir kalabilmek için nelere katlandığını göstermek için bolca kan kullanmasıyla ön plana çıkarıyor.
HOLLYWOOD’DA KADININ YERİ VE ELEŞTİRİLER
Film, Hollywood’un kadın oyunculara yönelik tutumunu sert bir dille eleştiriyor. Birçok yıllanmış erkek oyuncuya yer verilirken, kadın oyuncuların yalnızca genç ve güzel oldukları dönemde iş alabildikleri gerçeğini bize bir kez daha hatırlatıyor. Bu durum, sektördeki cinsiyetçi yaklaşımların ve yaşlanmanın kadınlar için bir engel haline gelmesinin altını çiziyor. The Substance, bu konuda güçlü bir duruş sergileyerek, kadınların sinema dünyasındaki yerini sorguluyor.
Filmin müziklerine ben ba-yıl-dım!
Film müzikleri, hikayenin gerilim ve korku unsurlarını mükemmel bir şekilde destekliyor. Her sahneye uygun olarak seçilen müzikler, izleyiciyi olayların içine daha da çekiyor. Beyaz, pembe, siyah, yeşil gibi renklerin cesurca kullanılmış.
Bu renk paleti, filmin alışılmadık tonunu belirlerken karakterlerin içsel çatışmalarını da güzel yansıtıyor. Yönetmenin bu renklerle oynayışı, hikayeye ek bir katman kazandırarak, izleyiciyi sadece sahnelere değil, aynı zamanda renklerin verdiği hissiyata da odaklanmaya davet ediyor.
Ayrıca filmin müzikleri de ayrıca güzel. Bana müziklerin anımsattığı bir başka yapım “Devilman Crybaby”nin diskotek sahnesinde karşımıza çıkan müzikler. Kan hassasiyetiniz varsa lütfen izlemeyin.
BU FİLM NİÇİN HERKESE GÖRE DEĞİL?
Filmde pembe renge bolca yer verilmesine rağmen filmin içeriği hiç de pembe değil! Bize servis edilen “pembe hayatların” arkasında çok da pembe olmayan hikayeler yer alıyor.
The Substance, yoğun ve rahatsız edici temalarıyla her izleyiciye hitap etmiyor. Filmin içerdiği psikolojik gerilim ve toplumsal eleştiriler, bazı izleyiciler için fazla ağır veya sarsıcı olabilir. Ancak, bu yönüyle film, sinema sanatının gücünü ve derinliğini ortaya koyuyor. Rahatsız edici olmasına rağmen, The Substance izleyiciye düşündürücü ve unutulmaz bir deneyim vaat ediyor.
The Substance, birçok eleştirmen tarafından yılın filmi olarak gösteriliyor. Güçlü anlatımı, derin karakter analizleri ve çarpıcı görsel estetiğiyle, sinema dünyasında unutulmaz bir yer ediniyor.
Gene de rahatsız edici sahneleri ve sert eleştirileriyle, herkese hitap etmeyen bir yapım olduğunu ben tekrardan belirteyim. Sinemaseverler için keşfedilmeyi bekleyen derinlikli ve etkileyici bir film olarak öne çıkıyor. Ekim ayında henüz vizyona girmiş The Subtance, Cevher ismiyle Mubi üzerinden izlenebilen bu film, müzikleri ve görsel öğeleriyle kesinlikle izlemeye değer. Cannes‘da 13 dakika ayakta alkışlandı, boru değil.
Türkçe altyazılı fragmanı aşağıdan izleyebilirsiniz.
Yorum yaz