Film incelemeleri

Hayatın kıyısında bir adam ve anlam arayışı: Kirazın Tadı film incelemesi

Paylaş
Paylaş

Abbas Kiarostami’nin 1997 yapımı filmi Kirazın Tadı (Ta’m e Guilass), İran sinemasının en sarsıcı ve şiirsel anlatılarından biri olarak hafızalara kazınıyor. Sade, minimal ama derin anlatımıyla izleyiciyi düşündürmeye, sarsmaya ve belki de kendi hayatına dönüp bakmaya davet ediyor.

“Dört mevsime baktığınızda her mevsim meyve verir. Yazın meyve var, sonbaharda da. Kış, farklı meyveleri ve baharı da getirir. Hiçbir anne çocukları için buzdolabını bu kadar çeşit meyveyle dolduramaz. Hiçbir anne çocukları için Tanrı’nın yaratıkları için yaptığı kadar fazlasını yapamaz. Bütün bunları reddetmek mi istiyorsun? Her şeyden vazgeçmek mi istiyorsun? Kiraz tadından vazgeçmek mi istiyorsunuz?”

ÖLÜMÜN EŞİĞİNDE BİR YOLCULUK

Film, Bay Badii adlı bir adamın arabasıyla Tahran’ın tozlu ve engebeli yollarında dolaşarak intiharına yardımcı olacak birini aramasıyla başlar. İntihar etmek istemektedir ama birine ihtiyacı vardır: Onun cesedini gömüp üstüne biraz toprak atacak kadar bir iyiliğe. Karşısına çıkan her kişi, ona farklı bir perspektiften bakar; kimisi dini gerekçelerle reddeder, kimisi korkar, kimisi ise maddi bir beklentiyle yaklaşır. Ancak yaşlı bir adam, ona kirazın tadını hatırlatarak yaşamın tatlarını fark etmesi gerektiğini söyler.

MİNİMALİST, DÜŞÜK BÜTÇELİ VE ANCAK ETKİLEYİCİ BİR FİLM

Kiarostami, filminin görselliğini bir tablo gibi işler. Tozlu yollar, boş araziler ve sonsuz gökyüzü, insanın yalnızlığını ve içsel bunalımını simgeler. Film boyunca büyük olaylar yaşanmaz; diyaloglar, arabada yapılan konuşmalar ve sessizlikler bizi Bay Badii’nin iç dünyasına davet eder. Kamera, bazen onu takip eder, bazen uzak bir açıyla çerçeveler ve böylece izleyici olarak biz de bu yalnız adamın ruh haline ortak oluruz.

Film, senaryosu olmayan doğaçlama sahnelerle çekilmiştir. Abbas Kiarostami, profesyonel olmayan oyuncularla doğrudan diyaloglar kurarak doğal tepkiler yakalamaya çalışmıştır. Oyuncuların her biri ayrı ayrı çekilmiş, yönetmen bazen sürücü koltuğunda, bazen yolcu koltuğunda oturarak konuşmaları yönlendirmiştir. Bu teknik, filmin gerçekçilik duygusunu artıran önemli unsurlardan biri olmuştur.

YAŞAMA TUTUNMAK

Kirazın Tadı, hayata dair büyük sorular sormaktan çekinmez. İntiharın etiği, insanın varoluşsal boşluğu ve yaşamın anlamı üzerine derin bir meditasyon sunar. Film, izleyicisini yargılamaz; sadece sorular sorar ve cevapları bulmayı ona bırakır. Özellikle yaşlı adamın “Kirazın tadını denemeden ölme” sözü, film boyunca en güçlü ve hafızalarda kalan anlardan biridir. Çünkü hayatın içinde her zaman küçük ama değerli tatlar saklıdır.

GERÇEKLE SİNEMA ARASINDAKİ PERDE

Kiarostami’nin sinema anlayışı, gerçeklikle kurmaca arasındaki çizgiyi bulanıklaştırır. Kirazın Tadı da bu anlayışın en çarpıcı örneklerinden biridir. Final sahnesinde izleyiciye bırakılan boşluk, filmin etkisini daha da artırır. Film, belki de Bay Badii’nin değil, bizim yolculuğumuzdur.

Minimalizmiyle, içsel sorgulamalarıyla ve derin insanlık haliyle Kirazın Tadı, İran sinemasının en etkileyici yapıtlarından biri. Abbas Kiarostami’nin bu başyapıtı, hayatın kıyısında duranlara bir sesleniş, bir davet gibidir:

“Belki de hayat, bir kirazın tadında gizlidir.”

Paylaş
Yazar:
Nursema Emre -

Nursema Emre, Felsefe eğitimini yarıda bırakıp Turist Rehberliği bölümünden mezun oldu. Kendini bildi bileli ilginç konuları araştırmayı ve bu konularda yazıp çizmeyi sever. Bu merakı sayesinde, insanlara farklı perspektifler sunmaya çalışır.

İlgili içerikler
Film incelemeleriİncelemeler

Maria (2025) film incelemesi | Operacı Maria’nın yükselişi ve düşüşü

Maria kadınların güç ve direncini, aşk ve hayatta kalma mücadelesini dramatik bir...

Film incelemeleriİncelemeler

Adaletin gölgesinde: The Merchant Of Venice (2004) ve Shakespeare’in sahnesi

Bir adalet terazisi düşünün, ama kefeler eşit değil. William Shakespeare’in en tartışmalı...

Film incelemeleriİncelemeler

Gone Girl film incelemesi: Evliliğin karanlık labirenti

David Fincher’ın Gone Girlü, yalnızca bir gerilim filmi değil; aynı zamanda evlilik...

Film incelemeleriİncelemeler

Anora – Sean Baker’dan modern bir Cindirella masalı

Sean Baker, Anora filmiyle bir kez daha altkültürlerin derinliklerine dalarak gerçekçi ve...