Eric Beyer isimli teknoloji ve seyahat gurmesi yazar, sabahın erken saatlerinde İstanbul’un simgesi Boğaz’ın serin sularına atlamaya ve yüzerek karşıdan karşıya her gün geçen kafileye katılmaya karar vermiş.
Eric Beyer, sabahın erken saatlerinde İstanbul’un simgesi Boğaz’ın serin sularına atlamaya karar verdi. Asya ve Avrupa kıtalarını birbirinden ayıran bu ünlü su yolu, Karadeniz’den başlayıp Marmara Denizi’ne kadar uzanıyordu. Günlük ortalama 130 geminin geçtiği bu tehlikeli sularda yüzmek ise cesaret isteyen bir işti.
SARAYBURNU FATİHLERİ: BOĞAZ’IN YÜZME GELENEKLERİ
Boğaz’da akıntılar oldukça zorluydu, bu nedenle burada yüzmek ciddi bir riskti. Yine de her sabah bu sulara dalan sekiz kişilik bir grup, zorluklara meydan okuyarak Boğaz’ı yüzerek geçmeyi bir yaşam tarzı haline getirmişti. Sarayburnu Fatihleri olarak bilinen bu grup, 20 yılı aşkın bir süredir, her sabah Boğaz’ın sularında yüzüyorlardı. Kimisi Boğaz’ı yüzerek geçip işine giderken, bazıları sadece bu tehlikeli deneyimin heyecanını yaşamak için katılıyordu.
AKINTILARA KARŞI ERIC’İN İLK İZLENİMİ
Eric, bu gruba katılarak onların sabah ritüelini deneyimlemeye karar verdi. Asya kıyısındaki Üsküdar’dan denize atlayıp, yarım mil güneydeki küçük bir adacığa yüzdüler. Suya ilk adımını attığında, Eric akıntının gücünü hemen hissetti. Birkaç metre boyunca hızla sürüklendiğini fark ettiğinde, kalbi hızlanmaya başladı. Ancak çevresindeki yüzücülerin rahat tavırları ve kahkahaları, onu kısa sürede rahatlattı. Gemilerden ya da akıntıların onları açık denize sürüklemesinden korkmadan yüzmeye devam ediyorlardı.
KIZ KULESİNE YAKLAŞIRKEN
Cemal Gümüş, 50 yaşında bir banka müdürü, kırmızı yüzme bonesi ve elindeki sualtı kamerasıyla Eric’e dönüp, “Ne kadar güzel, değil mi?” diye seslendi. Bu anları ölümsüzleştirmek için kamerasını kullanıyordu. Gerçekten de Boğaz’ın büyüleyici manzarası, yüzmeyi daha da anlamlı hale getiriyordu. Eric suyun altına dalıp baktığında, 61 yaşındaki Sermet Akyüz’ün zümrüt yeşili suların arasında yüzdüğünü gördü. Üzerlerinde, Beşiktaş’ın tepelerinde apartman pencereleri sabahın ilk ışıklarıyla altın sarısı ve pembe tonlarında ışıldıyordu. Uzakta Boğaz Köprüsü, iki kıtayı birbirine bağlayan devasa kuleleriyle tüm ihtişamıyla yükseliyordu. Grubun hedefi, İstanbul’un en ikonik yapılarından biri olan Kız Kulesi’ydi. Boğaz’ın girişindeki bu kule, 2000 yılı aşkın bir süredir ayaktaydı. Cemal Gümüş, “Kuleye yaklaştığımızda ortayı hedefle,” diye uyardı. “Sağa doğru gidersen kayalara çarparsın, sola gidersen ise tamamen kaçırırsın.”
YÜZME SONRASI KAHVALTI VE SOSYALLEŞME
Kuleye yaklaştıkça deniz akıntıları yüzücüleri kenara doğru itmeye başladı. Diğer yüzücüler var güçleriyle platforma ulaşmaya çalışırken, Eric de yavaşça yaklaştı. Sonunda yosun kaplı kayalıklardan birine tutunarak, diğerleriyle birlikte platformda yerini aldı. Güneşin ilk ışıkları altında bu anın tadını çıkardılar. Kısa bir molanın ardından, yüzücüler tekrar denize döndüler. Bir sonraki hedef, kulenin yaklaşık 300 metre güneyinde, suyun hemen altında bulunan devasa kayalıklardı. Bu kayaları bulmak zor olsa da, binlerce midyenin çıkardığı sesler kayalıkların yerini gösteriyordu. Boğaz’ın bu eşsiz noktası, İstanbul’un benzersiz güzelliklerini sundu. Sonunda yüzme macerası sona erdiğinde, grup karaya çıktı ve deniz kenarındaki beton bir zeminde kahvaltı hazırlığına başladı. Zeytin, poğaça ve börekten oluşan basit bir kahvaltı sofrası kuruldu. Cemal Gümüş, kahvaltı sırasında, “Burada yüzmek terapi gibi,” dedi. “Taşıdığın her şeyi denize veriyorsun. Müthiş bir his.”
Kahvaltılarını bitirip vedalaşan grup, bu kadim su yolunun eşsiz deneyimini her sabah yeniden yaşıyordu. Eric Beyer için bu yüzme deneyimi, İstanbul’un suyla olan kadim bağını yeniden keşfetmek anlamına gelmişti.
SARAYBURNU FATİHLERİNİN TARİHİ VE GÜNÜMÜZDEKİ YERİ
Sarayburnu Fatihleri’nin hikayesi 2004 yılında başlamıştı. 2010 yılında bir Facebook grubu kuran yüzücüler, 2017’de WhatsApp grubu aracılığıyla daha da organize olmuşlar. Cemal Gümüş, bu grupla tanıştıktan sonra hemen onlara katılmış ve o günden beri her sabah Boğaz’ın sularına dalıyordu. İstanbul’un hızla betonlaşan kıyılarında yüzmek, birçok kişiye nostaljik bir rüya gibi gelse de, Sarayburnu Fatihleri için bu her gün yaşadıkları bir gerçekti. Gümüş’e göre, Boğaz’da yüzmek, şehirle olan bağınızı güçlendiren bir deneyimdi. “İstanbul ile bağlantınızı kaybetmemek için Boğaz’da yüzmelisiniz.” diyordu.
Yorum yaz