İnsanın 7 Düşmanı

İNSANIN 7 DÜŞMANI

Käthe Kollwitz, “Das Volk”, Bl. 7 der Folge ‘Krieg’, 1922

Kimliğimizin altında iyi kötü birçok duyguyu barındırırız. Bu duygular bazen tatmin etse de çoğu zaman bizi aşağılara çeker. Belki insan olarak yaratılıştan beri bu duygulara sahibiz. Belki de bu duygular sonradan geliştirdiğimiz ve suçunu yaratılışımıza attığımız, kişilik diye nitelendirdiğimiz vasıflarımızdır. Önemli olan bu duyguları ruh terazimize koyduğumuzda olumlu ya da olumsuz hangi tarafların ağır bastığıdır.

Biliriz ki tüm öğretilerde, dinlerde, Uzak Doğu felsefelerinde hatta mitolojilerde 7 rakamı kutsal kabul edilir. 7 gök, 7 tanrı, 7 çakra, 7 tavaf gibi. Buna karşın insanın, ruhunun içindeki 7 kattan yükselip evrene ulaşmasına engel olan 7 düşmanı da vardır. Bunlar sırayla şehvet, öfke, hırs, bağımlılık, kıskançlık, ego ve şüphedir. Aslında asıl konu 7 düşman değil 7 kalitedir. İnsanı “Kamil İnsan” sıfatına yükselten 7 kalite… Neşe, saf dikkat, tatminkarlık, sevgi, kolektiflik, alçak gönüllülük ve bütünleşme.

Olaya bu açıdan bakarsak;

İnsanın içindeki neşenin düşmanı şehvet, saf dikkatin düşmanı öfke, tatminkarlığın düşmanı hırs, sevginin düşmanı bağımlılık, kolektif olabilmenin düşmanı kıskançlık, alçak gönüllüğün düşmanı ego ve evrenle bütünleşmenin düşmanı şüphedir. İşte insan bu kalitelerini olaylardaki duygu seçimleriyle geçici olarak kaybedebilir. Nasıl ki insan elindekinden tatmin olmayı öğrenemeyip dengesiz hırslanma gösterirse, o zaman içindeki hırs onun tatminkarlık kalitesini baskılamaya başlar ve bu arttıkça hırs kişinin karakteri haline dönüşür. Böylece içindeki tatminkarlık kalitesinin üstü kapanmaya başlar ve insan kendi ruhuna en büyük eziyeti yapmış olur.

Zdzislaw Beksinski, “AA70”, 1970
Caspar D. Friedrich, “Der Wanderer über dem Nebelmeer”, 1818

Bir örnekle daha açıklayacak olursak; insanın en özel kalitelerinden biri alçak gönüllü olmasıdır. İnsan çevresel şartlara aldanarak kendini ne zaman ki gerek statü, gerek fiziki, gerek maddiyat vb. açılardan kendini üstün görmeye başlar, işte o zaman kurnaz ego devreye girer ve insanı bütünden uzaklaştırarak aşırı bireyselleştirmeye odaklandırır. Bu durum bazen süper ego için de geçerlidir. Süper ego yani gizli ego insana kendini diğerlerinden aşağı gösterir ve insan yine kendi yıkımını başlatmış olur.

Bu duygular vardır ve var olacaklardır ancak insan bu duygularla yaşamayı, bu duyguların içindeki aşırılıklardan kendini ve ruhunun çocuksu-saf yönünü koruyarak davranmayı öğrenebilirse içindeki evrensel doğru kaliteler ağır basar ve işte o zaman bu içsel savaşı ruhu kazanır. Yani insan, ruhunu aşağı çeken 7 düşmanından her sıyrıldığında “Bilge İnsan” seviyesine daha da yaklaşır. Unutmamamız gereken şey bu içsel savaşın her an kafamızın ve kalbimizin içinde olduğudur.

Funda Akyol Çelik
Funda Akyol Çelik
Articles: 5

Leave a Reply