Görsel: Siyah Dergi
“Ey karınları tok,kanlı canlı insanlar, her gece sizi beyaz yataklarınız ve havalandırılmış odalarınızda beklerken Londra’nın sokaklarında uzun bir gece geçirmemişseniz size acı çekmenin ne demek olduğunu nasıl anlatabilirim ki!”
Nereden başlasam, sözlerimi nasıl toparlasam bilemediğim bir kitap ile tanıştım. Okunuşu oldukça akıcı, konusu ise iç burkan türden olan bu kitap bitirilmek için uzun süredir elimin altında dolaşıyordu. Beni diyardan diyara dolaştırıp Dünya’nın aslında bir de bu yüzünün olduğunu, şu an uzaktan güzel gelen şeylerin aslında nelere bedel olduğunu bana Jack London’ın “Uçurum İnsanları” adlı kitabı gösterdi. Bu eserde London’ı bir sosyolog, bir gözlemci olarak Londra’nın doğusu olan “Uçurum”a onlardan biri gibi davranarak bir nevi aralarına sızdığına şahit olacaksınız. Bunu yapma amacı Amerika’da iyi şartlar içinde yaşayan biri olarak dönemin Sanayi Devrimi ile Dünyayı kasıp kavuran, tüm düzeni düzenle gelen eski yaşayış tarzımızı da bozmuş olan bu gelişmeyi bir de yerinde gözlemlemektir. İnsanlara gerçekleri olduğu gibi yansıtmak ve karşılaştırma yaparak onların da yapmasını sağlamak…
İngiltere’de “İyi Zamanlar”
Eğer aklınızda mükemmel bir İngiltere tarihi ve oranın biricik starı Londra olarak güzel hayalleriniz var ise bunun daha ilk sayfadan son sayfaya kadar yok olmaya yüz tutacağını bilin isterim… “Bu kitapta anlatılan deneyimleri 1902 yılının yanında yaşadım.” Şeklinde kitabına bir giriş yapar London ve “Çoğunlukla gördüğüm şeylerin kötü olduğunu okur zaten anlayacaktır. Yine de yazdığım zamanların İngiltere’deki “iyi zamanlar” olduğu da unutulmamalıdır.” Diye de ekler. İngiltere denince aklımıza hep güçlü bir imparatorluk, tarihin bir türlü yok edemediği, hep gücüne güç katan gizli işlerin starı olan bir devlet modeli gelir. Fakat, hiç perdenin arkasını merak ettiniz mi? Halının altına süpürülmüş tüm kirleri bu kitap gözler önüne sermeye geliyor.Bu kitap; parçalanan ailelerin, ölen çocukların, öldüğü halde bile sırf parası olmadığı için gömülemeyen insanların, yaşamak istememenin bile suç olduğu, uyumanın bile yasak olduğu,kadınların, bebeklerin, sırf karınlarını bir dilim ekmek ile doyurabilmek için saatlerce üç kuruşa çalışan bu sefil insanların sesi olmaya geliyor!Sanayi Devrimi’nin etrafı kasıp kavurduğu yıllar… Nasihat, kısa ve öz: “Bu ülkeyi en kısa zamanda terk et!” Her şey sanıldığı gibi değildir.
“Burası büyük bir çıban, çürümekte olan büyük bir yara.”Hayatınızda ne iş yapıyor olursanız olun, hayatında mutlaka bir kere herkesin eline alıp dikkatlice, hatta özellikle bir sosyal bilimler öğrencisinin altını çize çize okuması gereken müthiş bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Okumanızı ve kitap hakkındaki dönüşlerinizi bekliyorum… İyi okumalar dostlar!
Yorum yaz