Örnek Başarıları İle Türk Bilim Kadınları
Kadına şiddetin gittikçe arttığı ve kadın olmanın aynı oranda zorlaştığı bir dönemde yaşıyoruz. Kadınların sadece şiddetle gündeme gelmesi ve medya tarafından da bu şekilde yansıtılmasına toplumca alıştırılıyoruz sanki. Kadınlarımız tüm söylenenlere ve zorluklara rağmen kendi ayakları üzerinde durmayı tercih ediyor; dünya çapında başarılara imza atıyor. Ancak medyada bu kadınlarımızın gerçekleştirdiği başarılar asla yer alamıyor. Aksine her yeni gün başka bir kadının ölüm haberini alıyoruz.
Türk Kadın Araştırmacı Oranı Dünya Ortalaması Üzerinde;
UNESCO’ya bağlı UNESCO İstatistik Enstitüsü’nün 2020 yılında yaptığı araştırmaya göre; dünya genelinde kadın araştırmacı oranı %29,3 iken, Türkiye’de bu oran %37 ile ortalamanın üzerinde yer alıyor. Aynı zamanda bu araştırmaya göre Türkiye’de kadınların, çeşitli bilim dallarında eğitim gören üniversite öğrencilerinin %40’ını oluşturduğunu ortaya koyuyor.
Bilim dünyasında büyük bir yere sahip olan kadınlarımız, sadece yaptıkları ile değil, aldıkları ödüllerle de öne çıkıyor. Birçok farklı ülkede çeşitli alanlarda çalışmalar yapan bilim kadınlarımız; her ne kadar ana akım medyada göremesek de kanser gibi henüz kesin bir tedavisi olmayan hastalıklardan uzay çalışmalarına kadar birçok alanda çığır açan isimler konumundalar.
Neva Çiftçioğlu: Türkiye’de İş Bulamayan NASA Bilim İnsanı
Kadınların sadece şiddet konusuyla gündeme gelmesinden bu kadar şikayetçiyiz; peki ya biz bu noktada kadınlarımızın gündemi değiştirebilecek başarılarını yeterince biliyor muyuz? Dünyada ses getirmiş çalışmalara imza atmış kadınlarımızı ne kadar tanıyoruz? Tam da bu noktada bahsedilmesi gereken bilim kadınlarımızdan birisi Doçent Doktor Neva Çiftçioğlu.
Kendisi Türkiye’de, Hacettepe Üniversitesinde eğitimini tamamladıktan sonra Finlandiya’ya çalışmalarını sürdürmeye gidiyor. Nanobakteriler üzerindeki çalışmaları ile İskandinav Bilim Ödülü’ne layık görülüyor, hatta Nobel Tıp ödülüne aday oluyor. Tüm bu çalışmalarının ardından Finlandiya Hükümeti tarafından Amerika’ya gönderiliyor. Çalışmalarından ötürü ödülünü almak için kürsüye çıkıp Türk bayrağının altına gittiğinde zorla Finlandiya bayrağının altına götürülüyor kendisi. En çok da bu dokunuyor yüreğine.
Neva Çiftçioğlu, Nasa’ya kabul edilen ilk “Finli” olarak manşetlerde adı yer alıyor. Vize için sorunlar yaşarken de asla Türk kimliğinden vazgeçmiyor, onlarca baskıya rağmen. 2009’da ise ülkemize dönüyor ancak iş bulamıyor. Bu kadar başarılı bir bilim insanı üniversitelerce kabul edilmiyor.
Kendisi tekrar Finlandiya’ya götürülmek üzere çağırılıyor. Bugüne kadar da 10 adet uluslararası ödüle layık görülüyor Neva Çiftçioğlu. Halen NASA’da bilim danışmanı olarak görev yapmakta. Türk kimliğinden asla vazgeçmeyen bilim kadınımız, yaklaşık 8 yıl boyunca Haber Türk gazetesinde köşe yazıları yazmış; 21 kasım 2016 da NASA’da yürüteceği önemli bir görev dolayısıyla gazeteden ayrılmış. Okurlarıyla ve takipçileriyle buluşmaya www.nevalogy.com adresinden devam edeceğini açıklamış.
Dr. Özlem Türeci: Covid-19 Aşısından Sonra Kansere Çare Arıyor
Ülkemizde onu her ne kadar Covid-19 aşısını bulan Prof. Uğur Şahin’in eşi olarak tanısak da kendisi Covid virüsüne yönelik çalışmaların yanında kanser tedavileri üzerine de dünya çapında araştırmalar yönetiyor. Eşi ile 2008 yılında BioNTech şirketini kuran Türeci; on yıl boyunca Klinik ve Bilimsel Danışma Kurulu’nda görev yaptıktan sonra 2018’de BioNTech Tıp Şefi görevini üstlendi. Bunun yanında Türeci, Ganymed şirketinde modifiye edilmiş genetik kodlarla bağışıklık sistemine kanserle mücadele etmeyi öğreten projeler üzerine çalışmalar yaptı.
Kendisini sadece Covid-19 aşısı ile tanıdığımız Özlem Türeci, eşi Uğur Şahin ile birlikte mRNA teknolojisi kullanarak aşı alanında bir devrim yarattı. Virüse karşı en etkili aşı olan BioNTech aşısı ile Özlem Türeci ve Uğur Şahin, Almanya’da Federal Cumhuriyeti Liyakat Nişanı’na layık görüldü.
Covid-19 aşılama çalışmaları büyük bir hızla devam ederken Türeci de kendi çalışmalarına devam ediyor. mRNA teknolojisi üzerindeki çalışmalarıyla ilgili New York Post’a konuşan Türeci; bu teknolojisinin kanserli hücreler ve tümörlere karşı kullanılabilmesi için çalıştığını belirtiyor ve birkaç yıl içerisinde kansere karşı savaşacak bir aşıyı insanlara sunacaklarını söylüyor.
Dr. Canan Dağdeviren: Harvard Üye Kulübüne Seçilmiş İlk Türk Bilim İnsanı
Ülkemizde pek çok insan tarafından tanınmasa da bu zamana kadar başardıkları ile hem Amerika’da hem de tüm dünyada adını sıklıkla duyurmuş bir bilim insanı o. Haziran 2007’de Hacettepe Üniversitesi Fizik Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra; burslu olarak Sabancı Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Programı’nda yüksek lisans eğitimini tamamlıyor. Ve 2009 yılında ilk defa verilmeye başlanan Fulbright Doktora Bursu ile The University of Illinois at Urbana, Champaign’de (UIUC) Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümü’nde doktora eğitimine başlıyor.
MIT’de çalışmalarını sürdüren Dağdeviren, geçtiğimiz yıl dünyanın bir başka seçkin üniversitesi olan Harvard’dan teklif aldı. Ayrıca kendisi, en yüksek oy ile Harvard Üniversitesi’nin genç akademi üyeliğine seçilerek Harvard üye kulübünün tarihinde seçilmiş ilk Türk bilim insanı olma gururunu hem yaşadı hem de yaşattı. Bu başarının yanında Dr. Dağdeviren, MIT Technology Review Dergisi’nin derlediği “35 Yaş Altı 35 Yenilikçi” ile Forbes Dergisi’nin “30 Yaşından Küçük 30 Bilim İnsanı” listelerinde yer almıştı.
Dağdeviren’in kariyeri sadece eğitim alanındaki başarılarıyla sınırlı değil. Aynı zamanda birçok önemli buluşa da imza attı. En önemli buluşu ise hiç şüphesiz kalp yetmezliği çekenler için tasarladığı giyilebilir kalp pili. Kalp pili konusunda yaptığı çalışmaların temelinde de oldukça duygusal bir hikaye yatıyor. Dedesi 28 yaşında iken kalp yetmezliği nedeniyle ölen ve bu nedenle de dedesini hiç tanıyamayan Dağdeviren; dedesinin yaşına gelmeden önce bu rahatsızlığa bir çözüm bulacağına dair kendine söz vermiş. Şu anda hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde başarılı sonuçlar veren bu projenin insanlar üzerinde de en kısa zamanda denenmesi planlanıyor.
Dağdeviren, bu önemli buluşun yanında pek çok buluşa daha imza atmış durumda. Cilt kanserini 10 saniyede teşhis edebilen bir cihaz geliştirmiş ve şu an dünyanın önemli üniversitelerinde kullanılmaya devam ediyor. Henüz genç bir bilim insanı iken bu denli büyük başarılara imza atmış saygıdeğer Dr. Canan Dağdeviren’i tebrik etmeliyiz.
Paris Pişmiş: 23 Yıldız Kümesi Keşfi Yaptı
Astronomi bilimine büyük katkılar yapmış olan Paris Pişmiş; o kadar başarılı ki İstanbul Üniversitesi Matematik ve Klasik Astronomi Bölümü’nü bitiren ilk kız öğrenci kendisi. 1937 yılında ise tez konusu olarak günümüzde de tam olarak çözülemeyen “Galaksinin Kinematiği ve Dinamiği” üzerine çalışmalar yapan Paris, bu çalışmaları ile çok başarılı bulunuyor. Bu başarısının ardından da hocası Freundlich, ailesini kızlarını Harvard Rasathanesi’ne burslu olarak yollamaya ikna ediyor.
Yıldız kümeleri üzerine çalışmalarını yoğun olarak sürdüren Pişmiş, Ulusal Astrofizik Gözlemevi’nin kuruluş çalışmalarında bulundu. 1965 yılında ise en önemli başarısını gerçekleştirdi ve “PIS” adıyla anılan tam yirmi üç yıldız kümesi keşfetti. Böylece astronomi bilimine yaptığı katkı dünyaca kabul edildi.
Feryal Özel: Tarihin İlk Karadelik Fotoğrafını Çeken Ekipte Yer Aldı
Karadelikler, nötron yıldızları ve teorik astrofizik başlıca araştırma alanları arasında yer alan Feyal Özel; ismini 2003 yılında Büyük Fikirler listesine girerek duyurdu. Lise eğitimini Türkiye’de tamamladıktan sonra, 1996 yılında Columbia Üniversitesi’nde eğitim gören Özel; Fizik ve Uygulamalı Matematik Bölümü’nden Yüksek Onur Derecesi ile mezun oldu. Mezun olduktan sonra ise kendisi CERN’de ve Niels Bohr Enstitüsü’nde çalışmalar gerçekleştirdi.
Yaptığı çalışmalar ile Guggenheim Vakfı, Türk Bilimsel ve Teknik Araştırma Vakfı, Harvard Üniversitesi gibi çeşitli kurumlardan ödül ve burslar kazanan Feryal Özel’in en büyük başarıları arasında tarihin ilk karadelik fotoğrafını çekmesi yer alıyor. Albert Einstein’ın Görelilik Teorisi’nde söylediği ancak teleskop ışınlarını yuttuğu için görüntülenemeyen karadelikleri görüntüleme üzerine çalışan Özel’in başında bulunduğu Modelleme ve Analiz Çalışma Grubu, farklı teleskoplardan elde edilen milyonlarca veriyi birleştirerek 2019 yılında tek bir fotoğraf ortaya çıkardı.
Tüm bu bilim kadınlarımızın yanında Antarktika’ya giden ilk Türk bilim kadını Doç. Dr. Burcu Özsoy Çiçek, sperm ve yumurta olmadan yapay embriyolar oluşturan Dr. Berna Sözen ve kanser tedavisi üzerine yaptığı çalışmalar ile 2020 OCRA Ödülü’ne layık görülen Dr. Duygu Özmadenci gibi dünya çapında başarıya imza atmış birçok bilim insanımız bulunmakta. Kimisi tıpta, kimisi fizik alanında, kimi ise astronomi alanında yaptığı çalışmalar ile saygı duyulan isimler haline gelmiş.
Her biri farklı alanlarda çalışmalar yapmış olsa bile hepsinin tek bir ortak noktası var; onlar kendi ülkelerinde gereken değeri göremedi. Kimisi sadece eş olarak anıldı, kimisi onca başarıya rağmen Türkiye’de iş bulamadı. Hiçbirinin değil başarısı, ismi bile geçmedi. Biz onların isimlerini duyamıyoruz. Çünkü bilimsel başarılardan daha önemli şeyler var.
Yorum yaz