Bazen neden aynı tür ilişkilerde, aynı kaygılarda ya da benzer hayal kırıklıklarında bulduğumuzu merak ederiz. Oysa zihnimiz, farkında olmadan bizi eski yaralarımıza geri götürür çünkü iyileşmek için önce anlamamız gerekir.
Kimi zaman hayatımızda aynı döngülere takılı kalırız: benzer insanlara aşık olur, aynı tartışmaları yaşar, aynı korkuların içine düşeriz. Bu tekrarlanan acıların tesadüf olmadığını söyleyen psikoterapistler, zihnimizin bilinçdışı bir şekilde bizi bu acılara geri götürdüğünü savunur. Çünkü zihin, geçmişte tam olarak anlayamadığı bir yarayı iyileştirmek için o duyguyu yeniden yaşatmak ister.
TEKRAR EDEN ACILARIN GİZEMİ
Hayatımızda sürekli olarak benzer karanlık yerlere geri dönüyor olabiliriz: Yeni bir ilişkide yine sevilmediğimizi hissetmek, iş yerinde bir kez daha güvenin sarsılması, ya da tekrar eden kaygı ve utanç duyguları…
Psikoterapistler bu durumu “tekrarlama zorlanımı (repetition compulsion)” olarak adlandırır. Bu kavram, bilinçdışında işleyen bir mekanizmanın bizi, çözülmemiş acılarımızın yaşandığı alanlara tekrar yönlendirmesi anlamına gelir.
Zihnimiz, tesadüfen değil, belli bir amaçla aynı acıya geri döner: o duyguyu nihayet anlayıp ondan özgürleşebilmemiz için.

ZİHİN NEDEN ACIYI YENİDEN YAŞATIR?
İnsan doğası gereği hazza yönelir; oysa bazen farkında olmadan acıyı tekrar ederiz. Bunun nedeni, geçmişte yaşadığımız bazı duygusal deneyimlerin tam olarak anlaşılmamış ya da kabullenilmemiş olmasıdır.
Bir olay, duygusal anlamda “çözülmeden” kalmışsa, zihin onu kapatmaz. Onu yeniden karşımıza çıkarır, ta ki o duygunun kökenini fark edip üzerinde düşünebilelim.
Bu yüzden bazı ilişkilerde hep aynı dinamikler yaşanır, bazı korkular asla geçmez. Aslında zihin, “Bak, burası hâlâ iyileşmedi” der.

ÇOCUKLUK DÖNEMİNİN İZLERİ
Psikoterapiye göre bu tekrarlayan duygusal örüntülerin çoğu çocuklukta başlar.Çocukken yaşanan olayları anlamlandırma gücümüz sınırlıdır ve çoğu zaman yetişkinlerin davranışlarına maruz kalırız. Bu dönemlerde yaşanan ihmal, reddedilme ya da güvensizlik duyguları, yetişkinlikte tekrar eden acıların temelini oluşturur.
Eğer bugün birinin bizi küçük düşürmesinden aşırı korkuyorsak, ya da hep ilgisiz insanlara aşık oluyorsak, bu duygular belki de yıllar önce yaşadığımız bir kırılmanın yankısıdır.
RUHSAL OLARAK NASIL İYİLEŞEBİLİRİM?
Zihnin bizden istediği şey, aslında yas tutmamızdır.
Birini kaybettiğimizde nasıl ki o kaybı kabullenmek zaman alırsa, geçmişteki duygusal yaralar için de aynısı geçerlidir.
Zihnin “tekrarlama” çabası, bizi o yarayı nihayet görmeye ve onun yasını tutmaya zorlar.
Bu süreçte kendimize şu soruları sormak gerekir:
- Hangi duygudan kaçıyorum?
- Hangi acı henüz tam olarak tanınmadı?
- Neyi anlamadan geçip gittim?
Bu soruların cevapları, zihnin bizi aynı sahneye tekrar tekrar götürmesinin nedenini aydınlatır.
GERÇEK ANLAYIŞTAN DOĞAN ÖZGÜRLÜK
Bir kez geçmişin o karanlık duygularına dürüstçe bakabilirsek, onları anlamlandırabilirsek, zihin artık o sahneyi yeniden kurma ihtiyacı duymaz.
Çünkü nihayet “ders” alınmıştır.
Bilinçdışı artık rahatlayabilir ve biz yeni, daha huzurlu yollar açabiliriz kendimize.
Acıyı bastırmak değil, anlamak iyileştirir.
Zihnin karmaşık oyunları, aslında bizi cezalandırmak için değil, nihayet özgürleşmemiz için vardır.
Daha fazla kültür-sanat içeriği için bizi sosyal medya adreslerimizden takip edin! Instagram'da @siyahdergicom, Twitter'da @siyahdergi ve TikTok'ta @siyahdergicom ♥
Yorum yaz