Camus’nün “Sisifos Söyleni”, hayatın saçmalığına karşı tutkulu bir direnişin felsefesidir. Gelin, bu eseri birlikte inceleyelim…
Albert Camus’nün Sisifos Söyleni adlı eseri, felsefi bir soru etrafında şekillenir: Hayat anlamsızsa, yaşamak neden gereklidir? Camus, Antik Yunan efsanesinden yola çıkarak, çağımızın en büyük varoluşsal krizine absürdizmin merceğinden bir yanıt verir. Bu yazı, Camus’nün eserini ve absürdizmin temel ilkelerini sade bir dille inceliyor.

ABSÜRDİZM NEDİR?
Absürdizm, insanın anlam arayışı ile evrenin sessizliği arasında yaşanan çelişkiden doğar. İnsan mutlu olmak ve anlam bulmak ister, fakat dünya buna karşılık vermez. Camus’ya göre bu çatışma absürdün kendisidir. Ne inançla kaçmak ne de inkâr ederek sırt çevirmek çözüm değildir. Asıl mesele, bu anlamsızlıkla yüzleşip ona rağmen yaşamayı seçebilmektir.
Nihilizm gibi umut etmeyi reddeder ama yaşamdan vazgeçmez. Tam tersine, Camus insana kendi anlamını yaratması gerektiğini söyler. “İsyan eden insan”, tam da bu noktada ortaya çıkar: anlam arayışını bırakmadan, onun yokluğunu kabullenerek yaşar.

SİSİFOS SÖYLENİ: TAŞI SEVMEK
Camus’nün düşüncesi, Sisifos efsanesiyle vücut bulur. Tanrılar tarafından sonsuza dek bir kayayı tepeye yuvarlamaya mahkûm edilen Sisifos, tepeye ulaştığında kayanın geri yuvarlandığını görür — ve yeniden başlar. Bu döngü, ilk bakışta umutsuzluğun simgesi gibi görünse de Camus için direnişin ve özgürlüğün ifadesidir.
Camus, Sisifos’un bu yazgıya boyun eğmeyip onu kabullenişinde bir başkaldırı görür. Kayanın tekrar tekrar yuvarlanacağını bilmesine rağmen onu taşımaya devam eden Sisifos, hayatın absürtlüğüne meydan okur. Ve Camus’nün o meşhur cümlesiyle:
Sisifos’u mutlu olarak hayal etmeliyiz.

ANLAMIN YOKLUĞUYLA YAŞAMAK
Camus, dini inançlara ya da toplumsal sistemlere sığınmanın, bu absürd gerçekle yüzleşmekten kaçış olduğunu savunur. Oysa gerçek özgürlük, tam da bu yüzleşmede yatar. Geleceğe ya da öte dünyaya dair umutlara tutunmak yerine, bugünü yaşamak gerekir. Camus’nün önerisi nettir: Umudu reddet ama yaşamı sev. Gelecek değil, şimdi önemlidir.
Absürd insan, yaşamın saçmalığını inkâr etmez; aksine onu kabul eder, sever ve kendine özgü bir yaşam biçimi yaratır. Yaşamı iyi yaşamak değil, fazlasıyla yaşamak bu yaklaşımın temelidir.

KENDİ TAŞINI BULMANIN YOLCULUĞU
Sisifos Söyleni, yalnızca felsefi bir metin değil, aynı zamanda bir yaşam önerisidir. Camus, okuyucusunu kendi hayatındaki “kayayı” bulmaya ve onu anlamla doldurmaya çağırır. Hayat belki bir anlam taşımıyor olabilir; ama bu, onun yaşamaya değmediği anlamına gelmez. Tam aksine, onu anlamlı kılacak olan biziz.
Sisifos gibi, biz de her gün o taşı yeniden yukarı itiyoruz. Ve belki de asıl özgürlük, o taşın kaç kez düştüğüyle değil, bizim onu kaç kere kaldırmaya karar verdiğimizle ilgilidir.
Çok değerli bir inceleme olmuş İrem tebriklerr