Gündelik ve gelecekte çok da hatırlamayacağımız endişelerimizi bir kenara koyalım. Son 60 yılda 240 gölün 186’sı kurudu! Türkiye’deki doğal su kaynaklarının kaybı giderek daha ürkütücü boyutlara ulaşıyor. Uzmanlar, bu endişe verici durumu özellikle yanlış tarımsal sulama ve iklim değişikliğine bağlıyor. Çanakkale’den Konya’ya, Trabzon’dan Aksaray’a kadar birçok göl ya tamamen kurudu ya da kuruma tehlikesiyle karşı karşıya.
Dr. Erol Kesici’nin tespitlerine göre, Türkiye’nin dört bir yanında göller ya tamamen kurudu ya da ağır kirlilik ve aşırı su çekimi nedeniyle büyük tehlike altında. Özellikle vahşi tarım sulamaları, bu durumu daha da kötüleştiriyor. Manisa’daki Gölmarmara gibi bazı göller, tamamen kurumuş durumda, Konya’daki Beyşehir Gölü ise kuruma döngüsüne girmiş bulunuyor. Kesici, bu gidişatın önüne geçilmezse, Türkiye’nin su krizinin çok daha ciddi boyutlara ulaşacağını vurguluyor.
ÜLKEMİZ KİRLİLİĞİN TEHDİDİ ALTINDA
Büyükçekmece, Küçükçekmece gibi İstanbul’un önemli gölleri de kirlilik tehdidiyle karşı karşıya. Yalnızca bu göller değil, Zonguldak Yedigöller Milli Parkı’ndaki birçok göl de yoğun kirlilik baskısı altında. Ülke genelinde, insan eliyle yapılan kirlilik ve kontrolsüz sanayi faaliyetleri, kuraklıkla birleşerek göllerin hızlıca yok olmasına yol açıyor.
KURUYAN GÖLLER VE TEHDİT ALTINDAKİ ALANLAR
Türkiye’nin birçok bölgesinde, göller ya tamamen kurumuş durumda ya da ciddi kuruma tehlikesi ile karşı karşıya. Özellikle Çanakkale’den Trabzon’a, İzmir’den Konya’ya kadar geniş bir coğrafyada göller yok olma sürecinde. Bu kayıplar, yalnızca doğal güzelliklerin ve ekosistemlerin yok olması anlamına gelmiyor; tarım ve gıda üretimi de doğrudan etkileniyor.
SU KITLIĞI VE TARIMDA DÖNÜŞÜM
tarımsal sulama alışkanlıklarında acilen köklü bir dönüşüm gerekiyor. Vahşi sulama yöntemlerinin sona erdirilmesi ve sulama için kullanılan su miktarının %60 oranında azaltılması, göllerin korunması için atılması gereken ilk adımlar arasında yer alıyor. Ayrıca, yer altı sularının korunması ve göllerde biriken kimyasal atıkların temizlenmesi gerekiyor.
İKLİM KRİZİ Mİ? İNSAN FAKTÖRÜ MÜ?
Uzmanlar, tarımsal sulama sistemlerinin daha verimli hale getirilmesi ve kuruyan göllerin kurtarılması için acil önlemler alınması gerektiğini belirtiyor. Göllerin yanı sıra su kaynaklarının daha iyi yönetimi ve sürdürülebilir kullanımın teşvik edilmesi, su krizini hafifletebilir.
Kuraklık, küresel ısınma ile birlikte artan bir sorun olarak gösterilse de Türkiye özelinde su kaynaklarının kurumasının temel nedeni olarak insan faaliyetleri gösteriliyor. Yetersiz orman varlığı ve su kaynaklarının kötü yönetimi, iklim krizi kadar su kaynaklarının azalmasına sebep oluyor. Bilim insanlarına göre, göllerin korunması ve ormanların genişletilmesi, iklimsel kuraklığı hafifletmek için kritik önem arz ediyor.
Bu ciddi çevresel sorun, Türkiye’nin gelecek su kaynaklarını tehdit etmekle kalmıyor, aynı zamanda tarım ve ekosistem üzerinde büyük yıkımlara neden oluyor. Yetkililer, doğru adımlar atılmazsa, bu sorunun kalıcı hale gelebileceği uyarısında bulunuyor.
VAHŞİ SULAMA NEDİR?
Vahşi sulama, suyun kontrolsüz ve plansız bir şekilde tarım arazilerine verilmesiyle yapılan bir sulama yöntemidir. Bu yöntemde, genellikle açık kanallar ya da doğal su kaynakları kullanılarak tarlalara büyük miktarlarda su bırakılır. Ancak, bu suyun ne kadarının bitkiler tarafından kullanılacağı hesaplanmaz ve çoğu kez suyun büyük kısmı buharlaşarak ya da toprağa gereğinden fazla nüfuz ederek israf olur.
Bu yöntem, yer altı sularının hızla tükenmesine neden olurken aynı zamanda göller ve nehirlerdeki su seviyelerinin azalmasına, toprağın verimliliğinin düşmesine ve tuzluluk sorunlarının ortaya çıkmasına yol açar. Özellikle Türkiye gibi kuraklık riski taşıyan bölgelerde, vahşi sulama büyük bir çevresel tehdit oluşturur. Tarımsal üretimde daha verimli ve su tasarrufunu teşvik eden damla sulama gibi yöntemlere geçilmesi, bu sorunun çözümünde kritik bir adımdır.
Yorum yaz