Süryanilik ve Süryaniliğin Yok Oluşu
Hristiyanlık inancını benimseyen ilk kavimlerden biri olan Süryaniler; tarihin eski dönemlerinden aşina olduğumuz Asurlular, Babiller, Sümerler ve Aramilerin devamıdır.
Türkiye’nin güneydoğusunda yer alan Tur Abdin bölgesi, Süryanilerin tanrıya iman ettikleri yeri teşkil eder. Süryanice “Kulların Dağı” anlamına gelen bu yer, bir hayli köklü geçmişe dayanır. Bu geçmişten anlaşılıyor ki Mardin/Midyat bölgesi çeşitli dil, din, inanç ve mezhebin yanı sıra; farklı insan topluluklarını barındırması yönüyle de başta biz Türk halkına olmak üzere dünyadaki her insana bakılıp görülebilecek ve öğrenilebilecek bir kültür birikimi sunar.
Dilleri “Süryanice” olmakla beraber, bu dil dünyanın en eski dili olma niteliğini taşır. Günümüzde hala Türkiye’de varlığını sürdüren sayılı Süryani bulunur. Göç sebepleriyle sayıları gittikçe azalan kesim, Lozan Barış Antlaşması’na göre azınlık–halk olarak kabul edildiklerini belirtirler. Süryanilikle beraber dillerini de yaşatmayı ve hiç değilse topraklarında yaşadığı millete bunu öğretmeyi istemektedirler. Öyle ki dil öğretilemezse kültür aktarılamaz ve ne yazık ki bozulur.
Mezopotamya’dan onlara miras kalan telkâri, bakır işlemeciliği, terzilik, taş işlemesi gibi el sanatları günümüzde yok denecek kadar azdır.
Süryani dilindeki tek el yazması eser; Kelile ve Dimne’dir. Bu eser Sanskrit dili (Hint dili) ile yazılmıştır. Türkçe, Farsça, Almanca, İngilizce gibi pek çok dile de çevrilerek dünyada ortak bir değer olmuştur.
Diyarbakır, Urfa, Mardin, Libya, Irak ve Suriye’de Süryanilerden izler bulabiliriz. Mardin’de bulunan Mor Gabriel Manastırı Süryanilerin kutsal ziyaret yeridir. Mor Gabriel Manastırı, 2021 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi‘ne dahil edilen Tur Abdin’deki dokuz kilise ve manastırdan biri olmuştur.
Bu topraklarda yaşamış bu insanlar dil veya dinle bizden/alışılmış olan özelliklerden farklılık gösterse de onlara ait kültürü bilmek bizim borcumuzdur.
Yorum yaz