Dizi incelemeleriİncelemeler

Berkun Oya’ya “Kuvvetli Bir Alkış” | Dizi incelemesi

Paylaş
Paylaş

Netflix’in son dönemde en çok ses getiren dizilerinden birkaçını yöneten Berkun Oya bu sefer “Kuvvetli Bir Alkış” ile seyirci karşısına çıktı. Yayınlandığı ilk günden birçok kişiyi ekranların başına oturtan Oya, diziyi ince ince işlemiş. 

Bir Başkadır, Azizler, Cici ve İyi Seneler Londra eserlerinden tanıdığımız Berkun Oya insanın derinliklerine doğru bir yolculuk tadında bir diziyi yönetmiş. Netflix’te 29 Şubat tarihinde gösterime giren bu mini dizi, Aslıhan Gürbüz, Fatih Artman, Cengiz Bozkurt ve Cihat Süvarioğlu gibi usta oyuncuları ağırlıyor.

NETFLİX’İN YENİ DİZİSİ “KUVVETLİ BİR ALKIŞ” İNCELEMESİ

Başrolleri paylaşan Aslıhan Gürbüz, Fatih Artman ve Cihat Süvarioğlu, her biri kendi alanında yetkin ve gerçekçi performanslar sergiliyorlar, ancak burada özellikle Zeynep karakterine can veren Aslıhan Gürbüz’e ayrı parantez açmak gerekiyor. Gürbüz, zaten sorunlu bir noktada başlayan ana-oğul ilişkisinde Zeynep karakterinin Metin’e karşı hatasız olduğunu savunma çabasını, eşi Mehmet ile olan gizlenmiş ilişkisini, yaşam amacını bulma konusundaki belirsizliğini ve sonunda içinde biriken duyguları muazzam bir yetenekle sahneliyor. Dizide, bir anne, bir baba ve bir çocuğun oluşturduğu temel ailenin on yıllar boyunca süren serüveni, kendi iç dinamikleriyle ve etraflarındaki toplumla yaşadıkları çatışmalarla dolu bir evrene yerleştirilerek aktarılmış. İzleyenlerin aklını bir oraya bir buraya götüren bu dizide metaforlar incelikle işlenmiş.

BASTIRILAN DUYGULAR, SIKIŞIK İLİŞKİLER

Dizi Zeynep (Aslıhan Gürbüz) meditasyon yapması ve eşi Mehmet’in (Fatih Artman) onu rahatsız edici bakışlarıyla izlediği bir açılış sahnesiyle başlıyor. Anne ve baba olmayı adeta bir takıntı haline getiren çiftimiz dünyaya getireceği çocukları için her şeyi incelikle ayarlıyor, ölçüyor, tartıyor ve biçiyor. Ancak unutulan bir şey var: Sevişmek! Zeynep ve Mehmet’in ilişkisi, çoğu ilişkide olduğu gibi açık iletişim ve duygusal paylaşım eksikliğiyle karakterize edilen bir ilişki. Her ikisi de duygularını birbirlerinden gizliyor. Günümüz ilişkilerinin sadece “ilişki” yaşamaya odaklı olması ve sırf yaşanması için yaşanması burada ustaca işlenmiş. İlerleyen bölümlerde Zeynep’in yalnız kalmamak için Mehmet ile sevgili olması, yine yalnız kalmamak için onunla evlenmesi ve sırf anne olmak için çocuk doğurduğu itiraf etmesi bu ilişki sarmalını çok iyi özetliyor. Bu durumu belkide en belirgin şekilde gördüğümüz sahnesi ise ikinci bölümde yaşanıyor. Zeynep ve Mehmet çocuklarıyla ilk geceyi geçirdikten sonra sabah çocuğun kaybolduğunu görüyorlar. Çocuk kaybolduğunda, birbirlerini sakinleştirmeye çalışmaları ve Mehmet’in paniğe kapılmış gibi davranıp ardından olayın ciddiyetini kabul etmemesi gibi sahneler, bu gerçeği açıkça gösteriyor. 

BİZLER DE TIPKI METİN GİBİYİZ

Dizi Zeynep’in travmaları üzerinden şekillense de çocukları Metin (Cihat Süvarioğlu) varoluşsal sancıları hepimizi sıkıntıya sokmaya yetiyor. Metin’in bebekliğinden erginlik yaşlarına kadar olan kısıma eşlik ederken tıpkı Metin gibi hissettiğimiz zamanlar aklımızın bir köşesine yerleşiyor kalıyor. Normalde Kuvvetli Bir Alkış gibi bölümleri 20-25 dakikalık dizileri bir çırpıda bitirebilen bir izleyiciyim. Fakat bu diziyi bitirmek benim tam 2 günümü aldı. Bunun sebepleri arasında zaman zaman Metin gibi hissetmem ve darlanmam bulunuyor. Bizler de tıpkı Metin gibi hayatlarımızın belli zamanlarında işe yaramaz veya amaçsız hissedebiliriz. Hissediyoruz da! Yalan söylemeye gerek yok ne de olsa… Metin de, başlangıçtan itibaren annesinin içinden akan gözyaşları ile ifade edilen bastırılmış duygular, bastırılmış çocukluk ve bastırılmış cinsellikle yüzleşen bir çocuğun portresi çiziliyor. Berkun Oya burada o kadar sert işlemiş ki bu duyguları ben adeta Metin yerine kahroldum. 

Son olarak dizi gerçekten iyi bir film analizi istiyor. Çerezlik bir dizi asla değil ve her bölüm Zeynep, Metin ve Mehmet’in iç dünyalarından izleri ustalıkla saklıyor. Sizler de izlerken tıpkı benim gibi kendinizden bir şeyleri görecek ve yüksek ihtimalle rahatsız olacaksınız. O zaman rahatsız olmaya hazırsanız bu 6 bölümlük mini diziyi hemen izleyin.

İşte fragman…

Paylaş
Yazar:
Serhıldan Hülakü -

siyahdergi.com imtiyaz sahibi ve editörü olan Serhıldan Hülakü, İstanbul Kültür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. Çeşitli web sitelerine ve kendi sosyal ağlarına içerik üreten Hülakü, gazetecilik ve medya alanında gazetelerde çalıştı. Bianet, Haberler.com ve Sondakika.com'da "Haber Editörü" ve "SEO Editörü" pozisyonlarını doldurdu. Şu anda gdh.digital'de "SEO Editörü" olarak çalışıyor ve Siyah Dergi için içerik üretiyor, üyelerine eğitim veriyor."Vesikalık" adında bir de kitabı bulunuyor.

Yorum yaz

Bir yanıt yazın

İlgili içerikler
Film incelemeleriİncelemeler

Seyirciler salonu terk etti! Coralie Fargeat’in ‘The Substance’ filmine kısa bir bakış

Yönetmenliğini ve yapımını Coralie Fargeat’in üstlendiği The Substance, bu alanda nadir bulunan...

Dizi incelemeleriİncelemeler

“Gibi” tadında, ama kendi yolunda: “Var Bunlar” üzerine inceleme

Var Bunlar, Giray Altınok’un yönetiminde orta halli insanların hayatına komik bir dille...

EdebiyatİncelemelerKitap incelemeleri

İnsanlar görme yetisini kaybederse ne olur? I Jose Saramago Körlük kitabı incelemesi/konusu

Alışılagelmiş kurgunun dışında bir insanlık sorununu farklı perspektiflerden yansıtan José Saramago tarafından...

Dizi incelemeleriİncelemeler

“Emily in Paris” dizisi yeni sezon incelemesi | Gerçekten söylendiği kadar iyi mi?

Herkesin bir konfor dizisi vardır. O diziyi sürekli olarak yeniden izlemek, istisnasız...