Apple’ın da Siri ve Mail gibi uygulamalarına yapay zeka entegrasyonu planladığı bilinirken, yapay zekanın bilgi üzerindeki etkisi her geçen gün daha da hissediliyor. Ancak bu teknolojiler, bilgi sunma biçimleri kadar içeriğin doğruluğu konusunda da bazı sorular doğuruyor.
Son yıllarda yapay zeka (AI) ile etkileşimlerimiz artarken, chatbotlar giderek günlük yaşamın bir parçası haline geldi. Google’ın arama motoru kullanıcılarına sunduğu yapay zekadan gelen yazılı cevaplar ve Meta’nın Facebook, WhatsApp, Instagram’daki AI entegrasyonları, insanlara bilgi sağlayan kaynakların başında geliyor.
YAPAY ZEKA BİZİ NASIL MANİPÜLE EDİYOR YA DA EDEBİLİR?
Bilimsel araştırmalar, chatbotların doğru olmayan bilgileri kullanıcılara sunmasının yanı sıra, insan hafızasını manipüle edebileceğini gösteriyor. Yapay zekanın, psikolojik araştırmalarla desteklenen tekniklerle, kullanıcıların zihinlerinde yanlış anılar oluşturabileceği bile keşfedildi. Bu tarz deneylerden biri, hırsızlık olayına tanıklık eden katılımcılara sahte bilgiler sunarak, olaya dair yanlış anılar edinmelerini sağladı. AI chatbotlarının, kullanıcılarına bu tür manipülasyonlarla yanlış bilgiler aktararak nasıl yanıltabileceği açıkça gözler önüne seriliyor.
BİLGİNİN ÇARPITILMASI VE CHATBOTLARIN BUNDAKİ ROLÜ
Siyasi süreçlerin de chatbotlar tarafından çarpıtılabileceği bir çağdayız. Örneğin, seçim dönemlerinde kullanıcıların chatbotlar üzerinden bilgi alması, yanlış yönlendirilmiş bilgilere dayalı oy kullanma kararlarına yol açabilir. Öyle ki, bazı chatbotlar kimlik doğrulama gereksinimlerini bile yanlış aktararak seçmenlerin oylarının geçersiz sayılmasına neden olabilecek bilgiler verebilir.
Teknoloji şirketleri bu durumun farkında ve kullanıcıların güvenini sarsabilecek potansiyel hataları minimize etmek için çalışmalar yapıyor. Ancak yine de, yapay zekanın kullanımı giderek yaygınlaştıkça, yanlış bilgi ve manipülasyon riski her zaman var olacak gibi görünüyor.
GELECEKTE BİZİ NELER BEKLİYOR?
Yapay zekanın bu kadar büyük bir bilgi sağlayıcı olacağı tahmin edilmezken, artık her arama motoru ve platformda kullanıcıların karşısına çıkıyor. Ancak bilginin doğruluğundan şüphe duyulmayan bu sistemlerin, gelecekte daha fazla manipülatif araçlar haline gelme ihtimali, bu teknolojinin doğruluk payını sorgulamamıza da neden oluyor. Teknolojiye olan güvenimiz, doğru bilgiyle beslenmeli ve manipülasyondan korunmalıdır.
ÖLÜ İNTERNET TEORİSİ NEDİR?
Son yıllarda gündeme gelen “Ölü İnternet Teorisi,” internetin büyük bir kısmının artık insanlar yerine botlar ve yapay zeka tarafından yönetildiğini iddia eden bir komplo teorisidir.
Bu teoriye göre, 2016’dan itibaren internetin önemli bir bölümü sahte içeriklerle dolmaya başlamış, büyük teknoloji şirketleri ve devletler, yapay zeka kullanarak bilgi akışını kontrol altına almıştır. Teoriyi savunanlar, kullanıcıların karşılaştığı içeriklerin büyük bir bölümünün organik olmadığını, aksine algoritmalar tarafından üretilmiş, manipülatif ve yönlendirilmiş olduğunu öne sürer. Bu durum, kullanıcıların gerçek bilgiye ulaşmasını zorlaştırmakta, aynı zamanda bireylerin düşünce yapılarının şekillendirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Ölü İnternet Teorisi, bu bağlamda, chatbotlar ve yapay zekaların gerçeklik algısını nasıl değiştirebileceğine dair bir örnek olarak ele alınabilir.
Yorum yaz