Dört Mevsim

Dört Mevsim

Hayat sürprizlerle dolu her zaman. Düşüşlerimiz de uçuşlarımız da bir anda oluyor. Hiç beklemediğimiz anlarda oluyor sürprizler de sorunlar da. Planlar yapıyoruz hep geleceğe dair. Sanki küçük bir kelebeğin kanat çırpmasıyla bozuluyor yaptığımız planlar. Aslında hiç aramadığımız anlamları bile buluyoruz. Hiç yoktan bir anda insanlar giriyor hayatımıza. Sanki rolleri bitmiş gibi bazı insanlar ayrılıyor aramızdan. Zamanları bu kadarmış diyoruz. Çok farklı, tanımadığımız insanların hayatına dokunuyoruz. Aşkı buluyoruz, huzuru, sevgiyi, üzüntüyü tanıyoruz yeniden. Hastalanıyoruz, sağlığı tanıyoruz. Üzülüyoruz, huzursuzluğun kitabını yazıyoruz. Koşa koşa yetişemiyoruz. Hayat hızlıca akarken izliyoruz öylece.

Bazen biz koşarken hayat bizi izliyor.

Sevgiyi alıyoruz ruhumuza. Huzuru okuyoruz yüzlerimizde. Umutlanıyoruz göğe bakıp. İzlediğimiz yıldızlar kayınca dilek tutuyoruz. Güneş açıyor, yeni bir güne güneşli başlamanın huzuru doluyor içimize. Yağmur yağıyor, hüzünleniyoruz evi olmayanlar üşüyecek diye. İnsan o kadar çok yönlü ki. Aynı gün içinde ruhumuzda dört mevsim yaşanıyor. İçimizden gelen duyguların bir anlamı olduğuna inanıp arıyoruz anlamları. Kimi zaman her şey kadar anlamlı kimi zamansa her şey kadar anlamsız buluyoruz. Biz hep arıyoruz bir şeyleri. Yaşadıkça, okudukça, gördükçe ve de gezdikçe yeni baloncuklar açılıyor zihnimizde. Yeni kitaplar okuyoruz farklı türlerde filmler izliyoruz. Bambaşka bakış açıları kazanıyoruz. Şarkı listeleri keşfediyoruz. Hiç bilmediğimiz insanlardan şarkılar dinliyoruz. Hayat biraz da yenilikmiş, hiç gitmediğimiz yerleri arayıp bulmakmış. Bir ağacın altında şiir okumak ve bağıra çağıra kendi şarkımızı söylemekmiş. Yorulup bir koltuğa ilişmekmiş.

Hayat her şeymiş. Bilemiyoruz kalabalık içindeyken.

İnsan, hayatı ona geriden bakınca anlıyor. Çünkü kalabalık ve hızlı hayatlarımız var. İçindeyken anlamadığımız hayatın varlığını elimizi eteğimizi ondan çekince anlıyoruz. Ölenleri görünce anlıyoruz yaşamanın kutsal oluşunu. Biletimizin tek yönlü olduğunu ve çok önceden kesildiğini fark ediyoruz. Hayat bir aydınlanış gibi; her an yeni düşüncelere, duygulara ve hayallere yelken açmakta. Her gün yürüdüğümüz yolda daha önce fark etmediğimiz bir parkta oturmak, hep okuduğumuz kitapta ilk kez gözümüze çarpan bir paragrafı sanki ilk kez okumak gibi…Yetişemediğimiz ve hiç de yakalayamayacağımız ince şeyleri kaçırıyoruz. Güzellikler gidiyor bazen elimizin altından. Yeni inceliklere yol almanın zamanı geldi de geçiyor. İnsan rengarenk ve dört mevsim. Hayatın dört mevsimini yaşamak için sabırsızlanıyoruz bu kalabalıkta. Hayat da sürprizlerini sunmak için bekliyor bizi köşe başında. Uçmayı ve düşmeyi bilenlere.

 

 

 

 

 

Şule Özatar
Şule Özatar
Articles: 8

Leave a Reply