Hayal Âleminde Yaşamanın Suçu Nedir?
Dünya öyle bir yer ki insanların hayal kurmasına ve sessiz bir şekilde orada dolaşmasına asla izin verilmez. Belki de hayal âleminde hayatının en güzel zamanlarını yaşayan bir insanı oradan kopartırlar. Sanırsın hayal dünyasında vakit geçirmek dünyanın en tehlikeli işi. Öyle ki, yapılan tüm kötülüklerden, tüm bencilliklerden daha kötü bir şey. Adeta cehennemin kapılarını aralamana yardım ediyor.
Aslında bunu düşünen insanlar çok da haksız sayılmaz!
Hayal kurmak, zaman içerisinde gerçekten de insanı cehenneme sürükleyebilir. Tabii, kötü bir eylem olduğunu düşünenlerden farklı bir bakış açısı ile bakınca. Hayal kurmak, insanı düşünmeye ve çevresinde olup bitenlerin farkına varmasına neden olur. Ancak dışarıdaki dünyanın bir çöplük olduğunu gördükçe de kendi hayal âleminin ne kadar da güvenli olduğunu anlamaya başlar. Bütün hayatı boyunca orada kalmak ister. Keşke bir sihirli değnek dokunsa da hayalimdeki kişi olsam, diye düşünür. Ne yazık ki bunun asla gerçekleşmeyecek bir istek olduğunu bildiği için insan, daha da kendi içine kapanır ve sonsuz bir döngü gibi hayal âlemine dalar.
Ne var ki, çöplük dünya bu insanın hayal âleminde daha fazla zaman geçirmesini istemez ve beyninin tam ortasına suçluluk tohumları serpiştirir. İnsanın kafasındaki dünyadan çıkıp gerçek hayatın griliğinde yaşamaya mecbur bırakmak ister. İnsan da buna anında yenik düşer ve artık her hayal dünyasında zaman geçirdiğinde kendini suçlu hisseder. O hayal dünyası kendine hiçbir şey katmamakta ve herhangi bir fayda sağlamamaktadır. Oraya her girdiğinde kendine daha yararlı olabilecek, yaptığı herhangi bir işte kendini bir adım ileriye götürecek şeyler yapmak ister. Orada kalmaya devam ettiğinde ise asla kendini rahat ve huzurlu hissedemez artık. Çünkü çöpleriyle kokuşmuş dünya bir kere o tohumları ekmiştir. Buradan kurtulmak, dünyanın en zorlu dağlarına tırmanmak kadar zorlayıcıdır. İnsanın çok büyük bir maceradan, şiddetli fırtınalarla dolu yolculuklardan geçmesi gerekmektedir. Her insan da bu yolculuklara adım bile atmaktan çekinir, korkar ve yapamaz. Ömrü boyunca da o çıkamadığı yolculukları her yalnız kaldığında gözleri dolarak düşünmeye başlar.
O zorlu yolculuklara göğüs gerenler ne mi yapar?
Onlar hayatları boyunca çok mutlu olurlar. Hani eski masallardaki gibi. Masal kahramanları sevdiğine kavuşup muradına ererken, bu insanlar da hayal dünyasında zaman geçirmenin verdiği hazzı yaşayarak mutluluklarına kavuşurlar. Tabii, kimileri burada vakit geçirmenin ekmeğini de yemeye başlar. İşleri bu olur ve hayallerini kullanarak bir şeyler üretmeye başlarlar. Onlardan başka bu kadar zirveye ulaşan da yoktur dünya üzerinde. Artık değmeyin keyiflerine.
Tabii, bu mutluluğa ulaşmak göründüğü kadar kolay bir şey değildir. Dünya, tüm kokuşmuşluğu ile yollarına bin bir türlü zorluklar koyar. Hatta o yolcukları bitirdikten sonra bile rahat bırakmaz bu insanları. Çünkü istemez kimsenin kendi gerçeklerinden uzaklaşmasını. O kadar bencildir ki, her zaman kendi sorunlarıyla uğraşılmasını, sürekli grilikler içerisinde yaşanılmasını ister. İnsan, o rengârenk dünyaya girdiği anda oradan çıkarmak için türlü sinsilikte planlarını uygulamaya başlar. Ancak şunu asla akıl edemez o çöp dünya; kendisine resmen tapmalarını istediği insanların yaşayabilme yolu, o istemediği rengârenk dünyadır. İnsanlar o dünya sayesinde düşünme yetisini kazanır. Gri dünyanın sorunlarının gerçek yüzünü görebilir ve o sorunlara gerçekten çözüm üretir. Çöplük olmuş dünyanın hayatta kalabilmesinin tek yolu, o sorunların çözümünden geçer ama asla fark etmez hayal âleminin kendini ayakta tutan tek şey olduğunu.
Yorum yaz