Çağımızın Hastalığı

Çağımızın öyle çok hastalığı var ki. Düşündükçe ve yaşadıkça fark ediyor insan. Hastalık hastalık diyoruz, peki nedir bu hastalık diye sorsak kaç kişi doğru cevap verebilir ki? Hastalık, beden veya zihinde meydana gelen, rahatsızlık, dert ve görev bozukluğuna yol açan belirli bir ‘anormal’ duruma verilen isimdir. Aslında bu tanımdan yola çıkarak bile fark etmediğimiz ve daima maruz kaldığımız yüzlerce hastalık sayabiliriz. Toplumda bedensel hastalıklar her zaman daha önemli gibi algılanır maalesef. Ve ruhumuzda oluşan hastalıklar ve hasarlarını çok fazla insan göz ardı eder.

Kid Cudi ‘Man on the Moon III: The Chosen Kapak Fotoğrafı

‘İletişimsizlik de bir hastalıktır’ desem muhtemelen çok fazla insan cümlemin devamını dinlemez bile. Tam da şu an yaptıklarının da bir hastalık olduğunu fark etmeden… İletişimsizliğin getirdiği tartışma, yalnızlık, üzüntü ve kalp kırıklığının yüzlerce hastalığa sebep olabileceğini bilmeden devam ederler iletişimsizliklerine. İnsanlar birbirini dinlemiyor, duymuyor, anlamıyor. Bu öyle bulaşıcı bir hastalık ki toplumun büyük bir kesimini ele geçirmiş durumda. İşin kötüsü de farkında olan insan sayısı da giderek azalıyor. Bir şekilde ‘bunu öğretelim, herkes bilsin bunları’ diye çıkılan yolda bir süre sonra bu insanlar da hastalanıyor. Kanser gibi hızlı bir şekilde yayılıyor.

Bazen gerçekten duymuyorlar dinlemiyorlar bazense duymak bile istemiyorlar. Öğrendikleri işlerine geliyor, kolaya kaçıyorlar. Çünkü konuşmak dinlemekten her zaman daha kolaydır. Susmak zordur. Dinleyen insanın omuzlarına anlama yükümlülüğü de yüklendiği için dinlemeye yaklaşmazlar. Anlamak zordur, anlamaya çalışmak istemezler bile. Bir süre sonra ise hastalıklar birbiri ardına geliyor. Ve araştırmalara göre her türlü psikolojik hastalığın altında fiziksel ve zihinsel neden yatıyor.

İletişimsizlik, hoşgörüsüzlük, anlayış ve sevgi eksikliği zaten var olan hastalıkları giderek artırıyor. Hastalanan insanlar bulaşıcı bir hastalık gibi etraflarını da hasta ediyor çoğu zaman. Öyle zor ki dinlemek, anlamak. Bazen susmak zorunda kaldıklarında da konuşmak için sıranın kendisine gelmesini bekliyorlar. Karşı tarafı duymayı ve dinlemeyi reddetmiş durumdalar.  Bu tür iletişim sorunu olan insanlar kendilerinde var olan hastalığı kabul etmezler. Hatta bu olayı hastalık olarak bile kabul edenler çok azdır. Oysaki iletişim sorunu ve yalnızlık sonucunda ortaya çıkan hastalıkların başında halkın neredeyse tamamında olan depresyon geliyor. Ve bunun devamında da kanser, iltihaplı hastalıklar ve kalp hastalıkları geliyor. Aslında ciddi gibi gözükmeyen ama insanı ölüme bile götüren bir hastalık bu… Çoğu insanın kendinde olduğunu fark etmediği ve bazılarına göre hastalık kategorisinde bile bulunmayan bir hastalık.

İletişimsizliğe ve her türlü sorunlu iletişime en dar açıdan bakınca bile sonuçlarının ne kadar acı olabileceği ortada. Her yıl yüzlerce binlerce insan yalnızlık ve depresyon kaynaklı intihar ediyor. Ve daha da kötüsü intiharların yüzde 70’inin depresyon kaynaklı olduğu düşünülüyor. Ufak tefek gibi gözüken çoğu şey aslında insanların ölümüne sebebiyet veriyor. Bu tablo acının tablosudur ve kelimenin tam anlamıyla insanlık ayıbıdır. Eğer hepimiz İletişimi iyi ve güçlü olan insanlar olsaydık belki de bu sayıya ulaşmayacaktı bile. İç karartıcı bu problemin çözümü yok gibi gözükse de aslında durup dinlemek ve anlamasak bile anlamaya çalışmak da karşı tarafı iyileştiriyor. Sadece dinlemek…

İletişimi mümkün olduğunca güçlü tutarak bu hastalığa ilaç olmalıyız. İlaçlar sadece firmalarda üretilmez insanın kendisi de başlı başına ecza deposudur. Hastalıktan kurtulan hastanın yüzündeki gülümseme çok şeye değer. Eğer bu bir hastalıksa ve hastalar da kendini tedavi edemiyorsa ilaç olacak olanlar henüz iletişimini yitirmemiş olanlardır. Toplumu ilaç olmaya davet ediyorum.

Aslında her türlü hastalığın ilacının anlaşılmak olduğunu fark ediyorum ansızın. Seni anlıyorum ve bunu birlikte aşacağız demek bile hastayı iyileştiriyor. Zor değil görevimiz. Dinlemek! Sadece dinlemekle bile çok insan iyileşecek. Çağın insanı öyle meşgul ki durup ince şeyleri anlamaya vakti yok. Dinlenilmeyen ve yalnız kalan bir toplumuz. Ama bu toplumun en azından şimdilik ‘bir’ olması gerekiyor. Bir ve bütün olursak her türlü zıtlıklar birbirini tamamlar ve mutluluk gülümsemesi uğrar yüzlere. Antidepresan gülümsemesine maruz bırakılan ama hiçbir sorunu çözülmeyen bu halkın mutluluk gülümsemesine çok ihtiyacı var 🙂

Şule Özatar
Şule Özatar
Articles: 8

Leave a Reply