Steven Spielberg’ün klasik ruhunu modern bir anlatıyla harmanlayan “Jurassic World Rebirth”, hem seriye taze bir soluk getiriyor hem de izleyiciyi nostaljiyle buluşturuyor.
Bugün vizyona giren yeni nesil Jurassic World filmi “Rebirth”, sadece devasa dinozorlarla dolu bir aksiyon vaat etmektense cesur ve nostaljik bir bakış açısı sunuyor. Yönetmen Gareth Edwards ve başrol oyuncusu Jonathan Bailey’nin açıklamaları, filmin hem ruhuna hem de sinemasal tercihlerine ışık tutuyor.
ARTIK DİNOZORLAR ESKİSİ KADAR İLGİ GÖRMÜYOR MU?
“Jurassic World Rebirth” serinin önceki filmlerinden beş yıl sonrasını konu alıyor. Filmde, iklim değişikliği, hastalıklar ve toplumsal ilgisizlik nedeniyle dinozorların sayısı ciddi şekilde azalmış durumda. Artık parklar kapanmış, hayatta kalan türler yalnızca Ekvator’a yakın, tropikal bölgelerde yaşamlarını sürdürebiliyor. Gareth Edwards bu durumu sinemanın genel haliyle ilişkilendiriyor:
“Jurassic serisi kapsamında birçok dinozor filmi yapıldı. Artık izleyicilere bu filmleri izlemeleri için yeni bir şey sunmak gerekiyor. Bu yüzden sürece başlarken artık insanların dinozorlara o kadar da ilgi duymadığını açıkça kabul etmek bana dürüst bir başlangıç gibi geldi. ‘Tamam,’ dedim, ‘bu samimi bir çıkış noktası. Bakalım buradan nereye gideceğiz.’”
JURASSIC PARK RUHUNA DÖNÜŞ
Filmin başrol oyuncularından Jonathan Bailey, Rebirth’ün Spielberg’ün orjinal “Jurassic Park” filmine saygı duruşu niteliğinde olduğunu belirtiyor:
“Filmin gerçekten de insanları orijinal filmi kutlamaya davet eden bir havası var. O hayranlık ve büyülenme duygusunu taşırken heyecanı ve korkuyu yeniden aşılamaktan da çekinmiyor.”
Senarist David Koepp da aynı hissi paylaşıyor. Jurassic Park’ın orijinal senaristlerinden olan Koepp, önceki filmlerde dinozorların insan dünyasına entegre olduğu senaryolar işlendiğini, fakat bu filmle yeniden onların dünyasına adım attıklarını söylüyor:
“Bu kez biz onların habitatına giriyoruz.”

ANA KARAKTERLERİ NE BEKLİYOR?
Filmin merkezinde üç kişilik bir ekip var. Gizli görev uzmanı Zora (Scarlett Johansson), Paleontolog Dr. Henry Loomis (Jonathan Bailey), ve eski asker Duncan Kincaid (Mahershala Ali).
Bu ekip, Karayipler’de yer alan ve orijinal Jurassic Park laboratuvarına ev sahipliği yapmış Ile Saint-Hubert adlı adaya gizli ve oldukça tehlikeli bir görev için gönderiliyor. Yasal olarak girilmesi yasak olan bu ada, artık yalnızca dinozorların yaşadığı, izole bir doğa vahası hâline gelmiş halde.
Yorum yaz