Black Twitter nedir, Black Twitter kültürü nasıl oluştu? | Black Twitter: A People’s History dizi incelemesi

“Black Twitter”, Amerika’da özellikle siyah Amerikalıların internet üzerinde oluşturduğu bir alt kültürü ifade ediyor. Black Twitter nedir sorusunun gündeme gelmesindeki en büyük etken bu alt kültürün toplum tarafından görülen fakat görülmek istenmeyen tarafının öne çıkmasından kaynaklanıyor.

Black Twitter ya da Türkçeleşmiş haliyle “Siyah Twitter” platformda siyah kullanıcılar arasında etkileşim ve içerik üretimi anlamına gelir. Bu altkültür, siyah topluluğunun deneyimlerini, kültürel meseleleri, politikaları ve eğlenceyi ele alır. 

BLACK TWİTTER NEDİR, NE ANLAMA GELİYOR?

“Black Twitter” genellikle siyah toplumunun sesini yükseltmek, farkındalık yaratmak ve birlikte hareket etmek için bir platform olarak kullanılır. Bu, siyah topluluğunun birbirleriyle etkileşimde bulunduğu, siyasi tartışmalar yürüttüğü, güncel olaylar hakkında bilgi paylaştığı ve eğlenceyi kutladığı bir alan olabilir.

Siyahiler hepimizin ortak olacağını düşündüğüm şekilde Amerikan kültürünün mimarlarındandır. Birçok gencin konuştuğu hip laflar, tükettikleri müzik ve hatta hipster olarak adlandırılabilecek kişiler arasındaki en etkili sanat bile siyahiler tarafından türemiştir. Dünyaya dair farklı algımız yaratıcılık için bir kaldırım haline geldi ve sosyal medya da bunun bir istisnası olmaktan çıktı. Twitter -ya da X- siyahilerin sahip oldukları etki o kadar önemli hâle geldi ki, bu konuda 3 bölümlük bir Hulu belgesel dizisi hazırlandı.

BLACK TWİTTER: A PEOPLE’S HİSTORY DİZİ İNCELEMESİ

Hulu’nun “Black Twitter: A People’s History” dizisi, bir dönemi tanımlayan sesler, hareketler, GIF’ler ve memeler etrafında dönen üç bölümlük mini bir belgesel dizisidir. Dizi, siyahi toplumun Obama döneminde ve sonrasında Amerikan toplumunu ve siyasetini nasıl etkilediğini anlatıyor. Yazar Jamilah Lemieux, kültür eleştirmeni Roxanne Gay, yazar Ira Madison III ve birkaç eski Twitter yöneticisinin de aralarında bulunduğu isimlerin yorumlarını içeren ve hızlı bir tempoda ilerleyen “Black Twitter”, ağın yükselişiyle başlayan ve mevcut yinelemesi X ile sona eren bir zaman çizelgesi ortaya koyuyor.

İlk bölüm, Twitter’ı benzersiz kılan şeyin ne olduğuna dair bir genel bakış olan “It Was All a Dream” bölümü ile açılıyor. Uygulama ve web sitesinin bu melanin yakıtlı segmentinin öncülleri olan MySpace ve Black Planet gibi 2000’lerin başındaki ağ hizmetleri arasında bir geçiş çizgisi çiziyor. Katkıda bulunanlar, siyahların Mark Zuckerberg’in Facebook’u yerine Twitter’a akın akın gelmelerinin nasıl bir tesadüf olduğunu açık yüreklilikle anlatıyor. Aralarında #BlackGirlMagic ifadesinin doğuşunun da bulunduğu ilginç anekdotlarla dolu olan dizinin en ilgi çekici bölümleri burada yer alıyor. Ayrıca, anlatıcı olarak görev yapan Penny, Başkan Barack Obama’nın 2008’de seçilmesinin, Shonda Rhimes’ın “Scandal” dizisinin çıkışının ve Twitter’daki imaj entegrasyonunun, genel kamuoyunu hem şaşırtan hem de meraklandıran güçlü sosyal kolektifin büyümesine nasıl yardımcı olduğunu vurguluyor.

SİYAH TWİTTER’IN ADIM ADIM DOĞUŞU

“Black Twitter “ın son iki bölümü #BlackLivesMatter hareketinin ortaya çıkışını ve ırkçılık sonrası Amerika saçmalığını ele alıyor. Bu bölümler, korkunç polis şiddeti olaylarının hesabının sorulması için yapılan baskıları ve yaygın ırkçılıkları nedeniyle Karenlerin dox’lanmasını anlatıyor. Platformda görünür olanın ötesine geçen program, Twitter’ın önceki Küresel İçerik Ortaklıkları Başkanı TJ Adeshola ve eski küresel Kültür ve Topluluk Direktörü God-is Rivera’nın analizleriyle platformun perde arkasına dair bilgiler sunuyor. Arşiv haber görüntülerini ve bu sesleri kullanan belgesel dizi, şirketin kullanıcılarını sık sık nasıl hayal kırıklığına uğrattığını ve milyarder Elon Musk’ın sosyal ağı çılgınca şişirilmiş bir fiyata satın almak için neden bu kadar çaresiz olduğunu anlatıyor.

BLACK LIVES MATTER HAREKETİ VE CANLANAN HAFIZAMIZ

“Black Twitter “ın bazı bölümlerini izlemek ve olayları yeniden yaşamak zihinsel ve duygusal olarak zorlayıcı olsa da, Obama yıllarından Trump dönemine uzanan dizi, Trayvon Martin’in öldürülmesi, Ferguson ayaklanmaları, koronavirüs salgını ve George Floyd’un ölümü gibi kültürel kırılma noktalarını ele alarak, hükümet ve geleneksel haber kaynakları halkı hayal kırıklığına uğratırken vatandaşlarını bilgilendiren insanlara adeta bir saygı duruşunda bulunuyor.

BLACK TWITTER A PEOPLE’S HISTORY ELEŞTİRİSİ / KRİTİĞİ

Neyse ki Penny bu zor bölümleri mizahi bir siyahi söylemiyle tamamlıyor. Siyah Twitter’ın #ComeGetYourWhiteCousin hashtag’inin kullanıldığı 6 Ocak Capitol ayaklanmalarına verdiği tepkiden kesitleri yeniden canlandırıyor ve #BackoftheBusBiscuits gibi ırkçı seçenekler içeren hayali bir Paula Deen menüsünü yansıtıyor. Bu sayısız tweet ve hashtag, çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık çağrısında bulunurken Amerikan siyasetinin ve beyaz üstünlüğünün aptallığına değinmenin ne anlama geldiğinin güzelliğini sergiliyor.

Dizi, üçüncü bölümdeki “It’s Giving Toxic” te Twitter’ın bazı rahatsız edici yönlerini ele alsa da, Siyah kadınların, transların ve queer bireylerin internet alanlarında Siyah topluluğun ellerinde yaşadıkları terör, homofobi ve kadın düşmanlığı daha yakından incelenmesi yönünden eleştirilere de maruz kaldı. Ayrıca, sayısız politika hatası, yanlış bilgilendirme ve platformun Vahşi Batı benzeri altyapısının ele alınması başlı başına bir bölüm gerektirdiği kanısındayım.

“Black Twitter” her ne kadar beyaz üstüncü düşünce yapısına sahip olanların içerisinde bulunduğu bir alan olmasa da tweetleri, memeleri ve anları ekranda katkıda bulunan bağlamla birlikte görmek, dışarıda kalanlara içgörü sağlıyor. Bu hareketlerin kökenlerine inmek, kültürel olarak nerede olduğumuzu ve her şeyin ne kadar değiştiğini, geliştiğini ya da aynı kaldığını hatırlamak anlamına geliyor. En önemlisi, Musk’ın X’i aşınmaya devam ederken, belgesel dizisi bize değişim talep etme gücüne sahip olduğumuzu hatırlatan bir arşiv olarak duruyor; bunu harekete geçirmek için sadece sesimizi kullanmamız gerekiyor.

Black Twitter: A People’s History 9 Mayıs’ta Hulu’da gösterime girdi. İşte fragman…